Oy verip yorum yapmayı unutmayın.
Felix artık örtünün altında iyice bunalmıştı.Zaten tekrar en başa dönmüştü. Hem abisi onu bulduğunda ondan hesabını soracaktı.Açıkçası bu 4 ayda çok fazla kötü şey görmüştü. Abisi ne ara böyle oldu anlayamıyordu. Kalbi ikiye bölünmüştü. Bir yarısı "Abime vefa borcun var." diyor, ama diğer yarısı "Abin suçsuz insanlara zarar veriyor." diyordu. İki duygu arasında sıkışıp kaldı. Kaçacak biryeri yok. Aklını kaybedecek gibi hissediyor.
O sırada kapının kilidi açıldı. Bir iki adım sesi duyuldu. Sonra kapı kapandı. Adımlar üstüne doğru geldi bir beş saniye sonrada örtü kafasından çekildi.
-Hyunjin...
-Merhaba Lee Yongbok Felix. Dört ay sonra yeniden merhaba.
Hyunjin elindeki örtüyü masaya attı ve karşıdaki sandalyeye oturdu.
-Dört ay önce kaçıp giderken sizi bulacağımızı tahmin etmeliydiniz. Çünkü benim dünyamda hiçbir şeyin sonuçsuz bitmesine izin vermem.
Felix bileklerinde ki kelepçelerle Hyunjin'in elini tuttu. Ona masum bir ifadeyle baktı.
-Hyunjin nasıl oldun? Başın hala acıyor mu?
Hyunjin şaşırıyordu. Hayatında şaşırmadığı kadar Felix de şaşırıyordu.
-Başım değil kalbim acıyor Felix. Jeongin için acıyor. Çünkü benim çocukluk arkadaşım senin koruduğun abin yüzünden öldü. Şimdi ben sana soruyorum.
-Sen nasılsın Felix? Vicdanın hala rahat mı? Abinle mutlu bir şekilde yaşayabiliyor musun peki?
-Hyunjin...ben cidden böyle olsun istemedim. Sadece abim-
Ama onun konuşmasını istemiyordu. O sadace içindeki nefreti kusuyordu.
-Biliyor musun? Sen bizim elimizdeyken Jeongin hala seni koruyordu. Bir suçun olmadığını söyleyip durdu. O sana değer verdi. Hergün üşenmeden gelip sana yemek getirdi,pansuman yaptı.
-Bunun için minnettarım. Jeongin'in böyle olmasını gerçekten istemedim. Sadece abim yaptı. Ve beni kaçırdı. Şu 4 ay boyunca o evden asla çıkmadım. Dün'e kadar...
-Jeongin de gittiğine göre artık sana acıyacak hiçkimse yok Felix. O yüzden şimdi bize kaldığınız evin konumunu vereceksin.
-İyi de bilmiyorum ki.
Hyunjin farketmedikleri birleşik ellerini ayırdı ve ayağa kalktı. Felix'in önüne geldi. Ellerini boynuna doladı ve başını geri yatırdı. Sonra da yüzünü yüzüne yaklaştırdı.
-Bana yalan söyleme Felix. Eğer yolu bilmiyorsan Paris'e nasıl geldin?
Felix'in canı acıyordu. Boynunu o kadar sıkmıştı ki neredeyse nefes alamıyordu. Herhalde Hyunjin'in Felix'in nefesiyle bir problemi var.
Hyunjin Felix konuşamayınca boğazını daha çok sıktı ve "Konuş!" Diye bağrındı. Felix de korkuyla titredi.-B-ben gerçekten Paris'i hiç bilmiyorum. Sadece dün evden kaçtım ve otobüse binerek bir şekilde burayı buldum.
Hyunjin Felix'in boynunu sıkmayı bıraktı. Ve derince bir nefes alıp geri çekildi. O sırada gözlerini kapatmıştı.
Felix hafifçe seslendi.
-Hyunjin?
Hyunjin gözlerini açtı. Olabilecek en ruhsuz şekilde.
-Bizi oraya götüreceksin. Ve eğer orada tek bir hata yaparsan seni öldürürüm.
Felix'in yüzünü bir gülümseme kapladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMPOSSİBLE LOVE | HYUNLİX
Fanfiction"Daha hızlı Yongbok" "Bende nefes almak için sana yalvarıyordum Hyunjin" Bu sadece paramparça olanların hikayesi. Uyarı: Hiçbir uyarı yok. Bu kitapta herşey olabilir hazırlıklı olun.