Gördüklerim karşısında ufak çaplı bir şok yaşamıştım. Güney'in burada ne işi vardı? "Sana son uyarımın olduğunu söylemiştim," dediğinde yerimde sendeledim. Hepsi birlikte ayağa kalkmışlardı. Karşımda oturan Furkan denen çocuğa yaklaştı ve herkes o ikisine odaklanmıştı. Restorandakilerin hepsi bu tarafa odaklandığında o kadar utanmıştım ki... "Ne dedin onu bu kadar güldürecek?" Daha da üzerine yürüdüğünde, çocuk geri çekilmişti. "Bırak! Ne yapmaya çalışıyorsun sen ya? İnsanlar var burada!" Her ne kadar onu engellemeye çalışsam da, "Kimin olduğu falan umurumda değil! Gözlerine sahip çıkacak o zaman!" Dedi ve bir yumruğu çocuğun suratına geçirdi.
Restorandakilerin hepsi bize odaklı olduğu için bazı yerlerden çığlık çıktı. Ne yapmaya çalışıyordu, ruh hastası! Cemre ile birbirimize şaşkınlıkla bakıyorduk. Bu onun bedelini ödeyecekti! "Sen ne yapmaya çalışıyorsun? Aptal! Amacın ne sen-" derken sözümü kesti. "Kes sesini, Asya!" Sert ve soğuk çıkan sesi beni ürkütmüştü. Ama ondan korkacak kadar aptal ve korkak bir insan değildim! Yanağını tutan çocuk alayla gülerek, "Yumruk demek ha... Ben varım!" Dediğinde tam ona yumruğunu geçirecekken, elini havada yakaladı. "Oyun istiyorsan varım!" Dedi ve elini burkmuş olmalı ki, acı içinde inledi. Tam ona yaklaşacakken önüne geçtim. "Elin bir daha kalkarsa..." Diyordum ki, imalı şekilde bakarak, "Evet, kalkarsa?" Dedi. "Neyin oluyor bu arkadaş?" Diye sordu Merih. Cevabı bile vermeden Güney'in üzerine yürümeye başladı.
Ona da bir yumruk geçirerek herkesin şoka uğramasına neden olmuştu. Bu ne yapmaya çalışıyordu? Her şeyi şiddetle çözen bir tipten asla hoşlanmıyordum ve bunun yaptığı eziklikti! "Acıdı mı? Bu da Çınar'ın isteğiydi! Yerini doldurmamı istedi bu yumrukla." Diyerek Cemre'ye baktı. Cemre şaşkınlıkla, yediği yumrukla yere düşen Merih'e bakıyordu. Restorandaki görevliler buraya geldiklerinde olaya müdahale ettiler. Fakat Güney denen o insana benzemedik yaratık, "Bundan sonra bu yakınlığına dikkat edersin diye düşünüyorum. Etmezsen ulaş, ben buradayım! Merih, senin içinde geçerli oğlum!" Diyerek son uyarıda bulunuyormuş gibi yaptı.
Suratına bile bakmadan orayı terk ettim. "Nereye?" Sorgulaması umurumda bile değildi!
Ne onun yüzünü görmek, ne de sesini duymak istiyordum! Hayatımdan defolup gitmesini istiyordum sadece. Arkamdam Cemre koşarak geldiğinde, "İnanamıyorum ya! Kafayı yiyeceğim! Rezil olduk! Yaptığı şeyi görüyor musun? Kavga çıkarmak ne demektir ya? Pislik, kendisini ne zannediyor?" Diye söyleniyordum. Sinirim asla geçmiyordu ve asla geçmeyecek gibi duruyordu. "Ya ben ne diyeceğimi bilmiyorum!" Ne diyeceğini bilmiyordu ve hak veriyordum. Bir şey de diyemiyordu, lanet olsun! "İnsanda saygı, edep ve utanma denen duygular ve özellikler vardır. Ama bunda o yok!" Diye hâlâ sinirle bağırmaya başladığımda öylece yürüyorduk. "Tamam, sakin ol art-" derken sözünü kestim. "Ya Allah aşkına, nasıl sakin olabilirim? Çınar da oradaydı! O da oradaydı ve o neden bulaşmadı? Ha, çünkü bazıları kavga etmeyi çok sever!"
Öfkeme ve sinirlerime hakim olamadığım için elim ayağım titremeye başlamıştı. "Rezil olduk! Arkadaşların adına, yemin ederim bir kez daha özür diliyorum. Ki özür dilenecek bir durum da değil! Adeta çocuğu öldürecekti. Nasıl sendeledi! Görmedin mi? Allah belasını versin, ben bir şey demek istemiyorum!" Bu isyanlarım onu da çıldırtmış olmalı ki, "Tamam yeter! Oldukça yaşayacağımızı yaşadık zaten! Vallahi yeter!" Dediğinde onun için susmam gerektiğini düşündüm. Ama bu kolay kolay affedebileceğim bir şey, bir olay değildi. Sadece gözüme gözükmemesini istiyordum. Tek istediğim buydu! "Bir sakin ol! Saçmalayıp durma! Şu an özür dilemeyi falan mı düşüneceğiz onlardan? Metrobüse binelim, sadece gidelim!" Dedi.
Sinirlerime hâlâ hakim olamıyordum, bunu nasıl yapabilirdi? Bir insana şiddetle cevap vermek ne demektir ya! 'İnsanlar acımasız bir hâle geldi' sözünde o kadar haklılar ki... Arkadaşlarına o kadar mahcup ve rezil olmuştum ki! Onun yüzündendi! Art niyetinin olmadığını bildiğim halde konuşmuştum sadece onunla. Neden bu kadar abartmıştı? Onunla konuşmamam ve bir süre iletişim kurmamam, benim için daha iyi olacaktı. Sanırım. Aklıma geldikçe çıldırasım geliyordu. Metrobüse bindiğimizde, ara sokakta indik ve sokaktan eve doğru ilerlemeye başladık. Anahtarla kapıyı açtığımda eve girdik. Sadece odama gidip, hiçbir şey olmamış gibi dinlenip, hiçbir şey düşünmemek istiyordum. Çantamı bir kenara bıraktım. Tüm akşamımız berbat olmuştu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK NEREDEN NEREYE? (Tamamlandı)
Teen FictionBir hemşire ve bir hukuk fakültesi okuyan iki arkadaşın olağanüstü olaylı hayatını konu alır. Bu iki arkadaş, karşılaştıkları yerde hayatlarını baştan düzenleyecek iki kişi ile tanışırlar. Üniversitede son ayları olan Asya ve Cemre'nin meslekleri ve...