(13) Senin Yüzünden!

72 6 80
                                    

Sabah kalktığımda üzerimde bir yükün olduğunu fark ettim. Kolumu kıpırdatacak halim yoktu. Ama bugün hemşirelik belgemi alıyordum ve stajımın dün son günüydü. Yıllardır bu anı bekliyordum, sonunda gelmişti. Yatağımdan zar zor kalktım ve her zamanki rutinim olan yüzümü yıkama ihtiyacımı karşıladım. Sonrasında pijamalarımdan kurtulup, bugün için seçtiğim siyah takımı giydim. Yakıştığını sanmıyordum ama giymiştim. Cemre çoktan uyanmış olmalı ki kahvaltıyı hazırlamıştı bile.

"Ben hazırlayayım dedim," beni gördüğünde ilk kurduğu bu cümle olmuştu. Kıkırdadım. "Helal olsun be," dediğimde masaya geçtim. "Bugün bitiyor demek ha?" Demişti. Evet, bugün bitiyordu. "Sonunda bitiyor. Ama en kötüsü nöbetler başlıyor." Güldü. "Valla onda haklısın, bu mesleği seçmeyi sen istedin." O da doğruydu. Ama hayatımın en büyük dönüm noktası olmuştu, mutluydum. "Seçtik bir meslek, ilerliyoruz işte." Dedim suyumdan bir yudum alarak. "Dün erken mi yattın? Hemen uyandın da," yine ima yapıyordum. "Evet, geç uyudum. Ama yalvarırım bunun altından da bir ima yapma artık!" Bu isyanına kahkaha attım. İma yapmaya alışmıştım, bu benim suçum değildi. Doğruları söylüyordum.

"Bunlar doğrular canım," dedim. Kahvaltımı ettikten sonra ona sarıldım ve masadan kalktım. "Akşam görüşürüz," dedim. "Görüşürüz," dedi tebessümle. Farklı tarzda bir ayakkabı seçtim ve giyip evden çıktım. Otobüs durağına ilerledim. Otobüs yaklaşık on dakika sonra gelmişti. Telefonuma bir bildirim gelmişti. Yazan kişi Güney'di. "Bu saatte uyanmış olmalısın, hastanede misin?" Soğuk davranışına karşı okurken üşümüştüm. Görüldü attım ve sohbetten çıktım. Normalde görüldü atanlardan nefret ederdim ama dün olanlardan sonra susacak değildim. Ona hiçbir şey olmamış gibi davranamazdım. Ne zaman biterse işim, anca o zaman yazacaktım. Otobüsten indim ve hastaneye girdim. Aysima ve diğerlerini gördüm.

"Merhaba, hoş geldin." Dediklerinde karşılık vererek, "Hoş buldum, nasılsınız?" Diye sordum. "İyiyiz, bugün son günümüz." Dedi. Güldüm. "Mutlu musunuz?" Diye sordum. Biraz saçma olmuştu sorum. "Niye olmayalım ki?" Doğru! "Sen?" Diye sorduklarında, "İyiyim, neden olmayayım? Bu anı bekliyordum yıllardır." Dedim. Onlarla birlikte başlamıştık ilk staj günümüze. Ufak bir belge vereceklerdi sadece. Asıl belgemizi stajın ilk gününde almıştık. Bu alacağımız tebrik gibi bir şeydi. Önlüğümü giydiğimde, serumları setlemeye ve hastaların ilaçlarını hazırlamaya başladım. "Asya, 3 numaralı odaya bakabilir misin?" Diye bir rica geldi. Bazı hastaların serumları yenilenmesi gerekiyordu. Özgür isimli bir hastanın bilgilerine girdim. Yatış nedenini yazmıştık. Aşırı ateşten dolayı yatmıştı ve bir çocuk hastaydı.

Özel olarak, acilde de görev yapıyordum. Şırınganın içindeki ilacı seruma enjekte ettim. Akşam için içeceği şurubu masaya bıraktım. "Tekrardan geçmiş olsun," diyip oradan çıktım. Diğer hastaların ilaçlarını da verecektim. 8 numaralı odadaki hastanın ateşinin ölçülmesi gerekiyordu ve bu ölçümleri bana devretmişlerdi. İlaçların olduğu odadan, gerekli ilacı yani şurubu aldıktan sonra 8 no'lu odaya ilerledim. Çocuk hastaların olduğu bu katta görev yapıyordum, sadece bugünlük. Elimde şırınga ve şurubu taşırken şurubun yere düşmesiyle birlikte, kendimi geriye çektim. "Kâhretsin, Allah kâhretsin!" Diye söylene söylene iç çektim. "Ne oldu?" Diyen sesini duydum Mine'nin. "İlacı kırdım, daha ne olabilir?" Sanırım sertçe çıkışmıştım.

"Tamam bir sakin ol, görevliler temizler. Hangi ilaçtı? Getir, yedeğini bulayım." Diyip ilacın ismine baktı. "Geliyorum," diyip arka tarafa doğru ilerledi. Kâhretsin ya! Bu nasıl olurdu? Bunu asla yaşamamıştım. Ve bu bir ilkti! "Buyur," diyip bana uzattı ilacın yedeğini. "Valla sağol," diyip tebessüm ettim. Dikkatli taşımam gerekiyordu sanırım. Hastanın odasına girdiğimde, ziyaret saati olduğunu anladım. Birçok kişinin hasta başında toplandığını gördüğümde tebessüm ettim.

AŞK NEREDEN NEREYE? (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin