(19) Beyin Kanaması

66 11 34
                                    

Herkese merhaba. Bölümleri sık sık atıyorum. Diğer bölüm, bu bölüm için oy sınırı koymamıştım.
20. Bölüm için: 9 oy sınırı
Ne kadar çabuk gelirse o kadar hızlı atmaya çalışacağım.
İyi okumalar...💕
______________________________________________________________

Bugün hastaneye gitmeyecektim. Cemre istediği gibi, kısıtlı zamanlarda izin alabildiği için o da bugün işe gitmemişti. Yerine avukatlar vardı. İzin hakkı iki tane kalmıştı. Birini kullanmıştı. Kendisi, Çınar'ın annesiyle tanışmak için hazırlanıyordu. Ona hava oldukça hoştu. Güldüm içimden. "Hadi artık, bir çıkamadın!" Dedim isyan bayrağını çekerek. Sanki ben de onunla gelecektim. "Tamam, çıkıyorum ben." Dedi. Kıkırdadım. "Komik mi Allah rızası için?" Dediğinde daha da güldüm. "Ben komik diye mi gülüyorum sence? Tam gelin tarzında giyinmişsin," bu kurduğum cümleyle beraber yanıma geldi ve elini yumruk yaptı.

"Bu yumruğu geçirmememi istiyorsan sus!" Dedi. "Çok korktum, sakin ol!" Dedim alayla. Koltuğa oturdum ve bacak bacak üzerine attım. "Ben çıkıyorum." Dediğinde gülümsedim. "Tamamdır," kapıyı kapatıp evden çıktı. Çınar'ın annesi Mersin'den gelecekti sanırım... Çınar şanslıydı. Bugün tatilimin olması kadar sıkıcı bir şey yoktu. Sıkılmıştım. Ayağa kalktığımda başımın dönmesi, beni sersemletiyordu. Nefes alamaz duruma getiriyordu ve gözlerim de kararıyordu. Derin bir iç çektim. Odama girdim. Şarja takılı olan telefonumu elime aldım. 12 cevapsız arama vardı. Uçak moduna aldığımdan dolayı görmemiştim. Ki zaten umursamamı gerektirecek bir insan mesaj atmamıştı.

Her zamanki gibi klasik, Güney'in mesajları...

Geri aradım. Telefonu açtığında sertçe söze girdim;

"Ne var? Bu sefer ne için suçlayacaksın?" Dedim..

"Tamam, bitirene kadar bu tribine razı oluyorum. At tribini, suçla. Beni suçla, yemin ederim ki razıyım. Suçla!" Dediğinde gülecektim ki bu mümkün olmadı.

"Bak, benim trip attığım falan yok ve bundan nefret ederim. Hatanı anlamak bu kadar mı zor?" Anlamıyordu ki! Beni suçladığının farkında bile değildi!

"Doğru düzgün sevemiyorsan sevme o zaman! Sahte sevgilere kanan bir insan değilim ben." Bunları ona açıkça belirttim.

"Sahte sevgiler mi? Benim sevgim mi sahte?" Dedi.

Bazen öyleydi.

"Bak Asyacığım, yirmi dört saatimizin yirmi üç saati kavgayla geçiyor. Tartışmayla geçiyor. Bak, senden ricam artık şu kavgaya ve tartışmaya son ver, lütfen!" Dediğinde sinirim bozulmuşçasına güldüm.

"Senin bu suçlamanı nasıl unutacağım? Nasıl unutabilirim? Bana dedin ki; sahte hesaptan birisine yazdın. Bunu nasıl unutabilirim? Yapmadığım bir şeyi yaptı olarak gösterdin. Sende anlayış yok, Güney! Sende anlayış falan yok!" Dedim. Tüm bunları açıkça ona belirttim.

"Bazı şeyleri yanlış anlayıp suçlamış olabilirim. Suçumu da kabul ediyorum. Ama artık cidden yapma böyle," dedi. Hepsi aynıydı!

"Hep aynı şeyler, hep aynı şeyler... Bitmiyor ki! Bitmiyor ki sendeki bu bağırış çağırışlar... Özürler..." Dediklerimin bir bir arkasındaydım. Yaptıklarını unutuyordu, anlamıyordu.

"Bir an senin profilini gördüğümde cinnet geçirdim. Ne yapayım? Hallettim zaten, bunu sorma." Dedi.

Cinnet geçirmişmiş... Başlatmasın cinnetine!

"Şimdi, Asyacığım bu tribine son veriyor musun artık?" Hâlâ trip diyordu! Kafayı yemek üzereydim.

"Bak o kelimeyi kullanma bana, aklın başına geldiyse de ne mutlu bana. Umarım o aklın geriye gitmez," dediğimde güldü. "Geri zekâlı mıyım ben?" Öyleydi. Sonunda kabullenebilmişti.

AŞK NEREDEN NEREYE? (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin