(12) Akşam Yemeği

61 5 2
                                    

Son staj günümü de sağ salim geçirdiğimde hastaneden çıktım. Nedense bu günlerde kendimi daha iyi hissediyordum. Dışarıya çıktığımda temiz havayı içime çektim. Tam karşıdan karşıya geçiyordum ki, bir tane araba dikkatimi çekti. Bu arabayı çok iyi tanıyordum ama tam çıkaramamıştım. Telefonuma üst üste gelen mesaja tıkladım. Bu Güney'dendi ve ben şaşırmamıştım. "Önüne bakarsan kimin geldiğini anlayacaksın." Tabii ya! Bu oydu. Arabası onun muydu? Kâhretsin Asya, bunun konuşmasını daha geçen yapmıştın! Ayrıca ben o arabaya binmez, binemezdim. Hâlâ bekliyordu. İnat etmeyecektin Asya, tamam!

Karşıya ilerlediğimde arabanın önüne bindim. "Gelmemek için hâlâ inat ediyorsun, ben sana harbiden bir şey demek istemiyorum." Dediğinde kıkırdadım. "Ne bileyim, bir an araba senin değil zannettim." Güldü. "Araba da benim, arabanın içerisindeki şoför de benim." Sanırım bu kadar gurur fazlaydı. "Tamam Güney, araban var!" Diye ima yaptığımda güldü. "Amacım sevdiğim kıza hava atmak değil," sanırım biraz ciddiye almıştı. "Şaka yapıyorum zaten," güldü. "Şaka yaptığını anlayacak kadar ironi anlayışım var, Asyacığım. Rahat ol!" Gülerek söylediklerine göz devirdim. "Bu kadar ciddi olma lütfen," dedi. "Ben ciddi değilim!" Adeta bir çocuk gibi tartışıyorduk burada. "Buradan direkt nereye?" Diye sorduğunda ona döndüm. "Valla direkt restorana değil, eve bırakırsan beni sevinirim..." Dedim. "Ciddi değilim diyene bak!"

"Sen arabanı sürsene bana laf yetiştireceğine!" Güldü. Bu dediklerimle eğlenmesi acayip sinirimi bozuyordu. "Ben her türlü sürerim," sabır! "Tamam Güney, sus!" Bu diyalogları dışarıdan bir çocuk görse kahkaha atardı ve farkındaydım. Şu an benim de kahkaha atmaya ihtiyacım vardı sanırım. Beni evin önünde indirdiğinde, "Asyacığım, akşam saat yedide orada olun. Kalmış bir saat," dediğinde gülerek başımı salladım. "Tamamdır, hangi restorant?" Diye sormadan edemedim. "O lânet restorantın karşısındaki restorant," dedi. Bunu derken rengi değişmişti. "Ne?"

"Güzelim, hani Vogue Restorant Cafe'nin karşısındaki Hayal Cafe Restorant. Umarım biliyorsundur..." Güldüm. Neden lânet dediğini şimdi anlamıştım. "Tamamdır, böyle açık konuşursan anlarım." Dediğimde, "Ben zaten açık konuşan bir insanım. Ama sana karşı." Güldüm. "Peki Güney," diyip arabadan indim. "Akşam görüşürüz," tebessümle, "Görüşürüz," diyerek karşılık verdim. Anahtar ile kapıyı açtım ve eve girdim. Cemre'nin gelmesine yarım saat vardı. Zamanlamamız mükemmeldi. Bu akşam yemeği için kıyafet seçmem gerekiyordu. Biraz dinlensem daha iyi olacaktı sanırım. Daha iki saat vardı. Bunun için telaş yapmaya gerek yoktu. Odama geçtim ve rahat kıyafetlerimi üzerime giydim. Yarın hemşirelik belgesini alıyordum ve artık bu staj günlerinden de kurtuluyordum.

Gerçi nöbet zamanlarım başlıyordu ama stajdan çok ona bile razıydım. Elime telefonu alır almaz zilin çalmasıyla ve Cemre'nin gelmiş olduğunu anlamamla birlikte, telefonu yatağa bıraktım. Bunda hiç yedek anahtar yoktu! "Hoş geldin," dedim kapıyı açarak. "Hoş buldum. Hayırdır, kapıyı geç açtın?" Güldüm. "Anca yetişebildim ne yapayım? Geç hadi, hazırlan da restoranta gidecekmişsin..." Güldü. "Hepsi Çınar'ın planı. Valla aklıma gram böyle bir şey gelmedi." Dediğinde kıkırdadım. "Cidden seni tebrik ederim, sen bunu hak ettin!" Diyip  ona tebriklerimi sundum. "Ne demek, rica ederim." Gülümseyerek karşılık verdi. "Ben hazırlanayım o zaman," kaş göz hareketi yaparak, "Hadi git hazırlan bakalım," dedim ima yaparak. Odasına doğru ilerledi. Sanırım benim de seçtiğim kıyafeti giymem lazımdı... Bu nedenle odama ilerledim. Kıyafeti üzerime giydikten sonra saçlarıma maşa ile hafif şekil verdim.

(Asya'nın kıyafeti)

(Asya'nın kıyafeti)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
AŞK NEREDEN NEREYE? (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin