(21) Ayrılık mı?

54 7 34
                                    

Oylar çabuk geldiği için bölümü de yazdığım birlik atmaya çalışıyorum. Önümüzdeki bölüm için oy sınırı koymayacağım.
Aşağıya bir şiir bırakıyorum. ⬇️

"Sadece ben farklıyım biraz dalgın ve uzak, bir hayli karamsar biliyorsun... İçimde kirli bir balon gibi büyüyen boşluğun
tek bir sebebi var, senin yokluğun!"

~ Atilla İlhan

___________________________________________________________


Annemi gördüğümde ufak çaplı bir şok üzerine kriz yaşamıştım. "Yanlış yere mi geldim?" Bunu derken bir bana, bir de Cemre'ye bakıyordu. Cemre ile ikimizi tanıyor zaten, Asya! Ne karıştırması? Kadın şok yaşıyor! "Yok abla yanlış yere gelmedin, geç." Dedi Cemre. "İyi günler," demesiyle birlikte aşağıya indi Güney. Karışmıştı her yer, ne oluyordu? O sormadan söze girdim; "Ya yandaki alt komşumuz, kapımızın önüne para düşmüş de sizin mi diye sormak için kapımızı çaldı. 100 TL'mi düşürmüşüm."

Bu kurduğum cümleyle birlikte, Cemre gülmemek için ağzını kapattı. Dudaklarımı birbirine bastırdım. "Ben de sandım ki kargo geldi," annemin bu düşüncesi gayet normaldi. Kargo geldi desem daha inandırıcı olacaktı, o derece. "Asya'nın beyin kanaması geçirdiği haberini aldım, direkt arabayla geldim. Aklım çıktı sana bir şey olacak diye kızım." Anlıyordum. Ben böyle büyütülmüştüm çünkü. "Aradan bir hafta geçecek neredeyse, ben daha iyiyim artık." Dedim rahatlaması için. "İşten bir günlüğüne izin aldım, akşam üzeri gidiyorum. Yarın için maalesef izin vermiyorlar. Hazır arabam varken akşam gideyim dedim."

Cemre söze girdi; "E bir gün kalsaydınız Zehra Abla," dedi. "İzin vermediler be kızım, şirket işleri yoğun olduğundan dolayı..." Doğruydu. "Tabii anne, sen bilirsin." Diyip geciştirdim. Gülümsedi. "Nasıl oldu, baştan anlatacak mısın bana? Zaten sana sinirliyim, son dakika haber veriyorsun ve ben bunu Aysima'dan öğreniyorum Cemre'den ve senden öğrenmek yerine!" Valla onda haklıydı, evet. Ama hemen de söyleyemezdim. "Endişelenme diye söylemedim ya, iyiyim zaten ben." Dedim. İç çekti.

Ekleyerek, "Zaten benim bir haftadır başım dönüyordu ve baş dönmemle birlikte başımı komodiye çarpıp bayıldım sanırım... Sonra da o komodinin sivri kenarına çarpınca kanadı ve beyin kanaması geçirdim. Bayağı sert girdi, ama şu an zaten iyiyim ben." Şok içinde beni beni dinliyordu. "Ne yapayım anne, haber veremedim o esnada. Ki haber versem hemen işten gelemezdin ki." Öyleydi.

"Gelemezdim ama izin alıp bir gün sonra gelebilirdim, Asya. Neyse, sen iyi olmuşsun ve siz iyisiniz ya başka bir şey düşünmüyorum." Dediğinde gülümsedim. "Cemre, kızım sen işe gitmiyor muydun?" Diye sordu. "Valla abla, bu sebepten dolayı izin aldım iki gün. Yarın başlıyorum ben," benim yüzümden iki gün izin almıştı. Bu sebeple ona da kendime de kızıyordum. Gidebilirdi işe, ben iyiydim nasıl olsa. "Ben de yarın başlıyorum," diye haberi verdikten sonra Cemre ve annem bana döndü. "Kızım hasta hasta ne işi? Hem izin aldım dedin," evet izin almıştım ama dört günlüğüne. Başka izin hakkım yoktu. "Başka izin hakkım yok, evet aldım izin ama dört günlüğüne sadece. Bu sebeple yarın başlayacağım. Ya zaten iyiyim ben, niye bu kadar kasıyorsunuz?"

Benden duymak istediklerini onlara söylemiştim, iyi olduğumu yani. Ama hâlâ ısrar ediyorlardı "iyi değilsin" diyerek. "Sen bilirsin kızım, valla burnunun dikine gitmekte üzerine yok," annemin bu cümlelerine zaten alışmıştım. "Ben kahve falan yapayım bari," diyip ayağa kalktım. "Ya otur, ben yaparım iki dakika. Hem sen köpüklü yapamıyorsun! Kahve yasak sana." Bu Cemre de başımıza doktor kesilmişti. Annem güldü. "Tamam yap, yap da görsün nasıl kahve yapıyorsun!" Diyip geçip oturdum annemin karşısına. Kıkırdayarak mutfağa doğru ilerledi. "Anne, sen ta Mersin'den nasıl geldin ya?" İç çekti. "Böyle korkutursan insanı, yurt dışından bile gelinir." Dediğinde güldüm. "Ya sana bir şey olsaydı?" Başlamıştı yine annem.

AŞK NEREDEN NEREYE? (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin