(25) Söz!

74 7 13
                                    

Söz için Mersin'e gelmiştik. Bu evde olacağı için, daha doğrusu kendi evimizde olacağından dolayı bu karara varmıştık. Dün gece tüm hazırlıkları hallettikten sonra kendimi aniden yatağa atmıştım. Nasıl uyandığımı bile tam olarak hatırlamıyordum. Söz için İstanbul'dan aldığım elbiseme henüz ütü bile yapmamıştım. Cemre diğer odada telefon ile konuşuyordu. Annem, buradaki odama girdiğinde ona doğru döndüm. "Bu kadar erken kalkacağını düşünmemiştim." Dedi gülerek. Biraz öyle olmuştu. Akşam olacağından dolayı fazla telaş yapmaya gerek yoktu. Sonuçta nişan değildi. "Biraz öyle oldu anne, zaten bu elbisenin kırışıklığı beni deli ediyor!" Güldü.

"Hâlâ inanamıyorum be kızım," ütü işlemim bittikten sonra bir kenara bıraktım ve anneme döndüm. "Bazen inanmak zor olabilir ama kabullenmek gerekir." Başını salladı. Bu sıralar böyle bir şey asla beklemiyordum. Ama beklemediğim insan bana bunu yaşatmıştı. "Babam da dünden razı," dediğimde ufak çaplı bir kahkaha attım. Annem de aynı şekilde. "Her şey hızlı ilerliyor." Dedi. Öyleydi biraz. "Valla anne, ben zamana takılmıyorum." Başını salladı. "Öyleyse sorun yok o zaman," dedi gülümseyerek. Ütünün fişini çektiğimde, elbiseyi askıya astım. "Ben çıkıyorum o zaman," dedi göz kırparak. "Tamamdır." Odadan çıktığında önce saçım için şekiller denemeye başladım. Salsam mı daha iyi olurdu, topuz tarzı yapsam mı diye düşünüyordum. Sanırım buna karar vermek için daha eklendi.

Odama girmeyeli, daha doğrusu bu eve girmeyeli uzun zaman olmuştu. Aradan iki yıl geçmişti. Buradan dört yıl önce giderken odama bile veda ettiğimi hatırlıyordum. Sebepsizce güldüm. Odamdan çıktım. Cemre'yi karşımda görmemle birlikte ürktüm. "Korkuttun!" Dedim. Güldü. "Kusura bakma ya, boşluğum denk geldi." Hâlâ gülüyordu. Kendimi tutamayıp ben de güldüm. "Ee, bitti mi?" Diye sorduğunda başımı sağa sola salladım. "Valla bitecek bir şey yok. Sadece salonun büyük kısmında masalar kuruluyor." Dedim. "Akşam mı peki?" Akşamdı. "Evet, akşamdan önce olmaz." Başını salladı. "Bu arada dur, sen neden bana haber vermiyorsun?" Diye onu sıkıştırdım. Ne dolayısıyla haber vermediğini gayet iyi biliyordu. "1 ay sonra söz varmış..." Dudağının kenarı kıvrıldı. Haber vermeyi unutmuş olamazdı. "Tamamen unutmuşum," dediğinde hafif bir küfür savurdum.

"Ben de ne yaptılar diye düşünüp duruyorum. İnsan bir söyler," güldü. "Hadi sen geç odana da, hazırlanırsın. İki dakikaya geliyorum." Diyip boş olan yan odaya girdi. Konuşma yaptığını gayet iyi biliyordum. Annemin olduğu kısma ilerlediğimde o geniş alana masayı kuruyorlardı. "Ee şey... Daha erken değil mi?" Dedim sessiz bir ses tonuyla. "Erken mi? Neresi erken kızım?" Dediklerinde güldüm. Sanırım zamana fazla takılıyordum.

"Ben birçok şeyi hazırladım. Sen o kısımları bana bırak," dedi annem. "Bu kadar kısa zamanda mı?" Bana döndü ve devam etti. "Sen şu zaman kelimesini bir daha kullanma bence, Asya." Dedi. Güldüm. "Birkaç kişi daha gelecek. Teyzen de..." Dedi ekleyerek. "Aa, öyle mi?" Neden şaşırmış gibi yapıyordum? "Evet," dediğinde başımı salladım. Tam olarak diğerleri aklımdan çıkmıştı. Masanın kurulmasına yardım ettiğimde, ayriyeten küçük süsleri ise masanın üzerine serptim. Hâlâ kendime inanamıyordum. Neredeyse daha dün tanıştığım adamla bugün sözümüz vardı. Evet, yeri gelmiş üzülmüştüm de ama ben onunla bu yolda üzülmeye bile razıydım.

Benimki aşk gibi geçici bir duygu değildi, ben ona ömürlük sevdalanmıştım.

"Bak bakalım, nasıl olmuş dekorasyon?" Diyen annemin sesiyle düşüncelerimden sıyrılmıştım. Etrafıma baktığımda her yer çok iyi olmuştu ve herhangi bir eksik kalmamıştı. "Çok güzel olmuş anne, teşekkür ederim hepinize." Annem sarıldı. "Ne ara bu kadar büyüdün be kızım? Daha dün burada beraber oyunlar oynardık ve şimdi sözleniyorsun..." Dediğinde daha ağlamaklı konuşmuştu. Daha ne diyebilirdim ki? Bazı şeyler kabullenilmeliydi. Benden ayrılıp gözyaşlarını sildi ve gülümsedi.

AŞK NEREDEN NEREYE? (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin