(6) Yanlış Anlaşılma

88 5 0
                                    

Bu böyle olamazdı! Koşarak hastaneden çıktım. Nasıl olmuştu, nasıl olabilirdi hâlâ aklım almıyordu! "Benim çıkmam lazım, bir arkadaşım kalp krizi geçirmiş..." Dedim hemşirelerden birine ve hastaneden aceleyle çıktım. "Lanet otobüs!" Diye söylendim içimden. On saat otobüsü bekleyemezdim. Kâhretsin ama! Mecbur taksi çağırmam lazımdı. Ambulansla götürmüş olmalılardı, diğer hastaneye gidecektim. Bunun için taksi lazımdı. Telefonumu cebimden çıkardım ve taksiyi aramaya başladım. Yaklaşık on dakika sonra geldiğinde bindim ve "Lütfen biraz acele edin, ek binadaki hastaneye gideceğiz." Dedim ve daha da hızlanmaya başladı. O esnada annemi arıyordum. "Anne, ameliyata alındı mı?" Kâhretsin! Cevap vermiyordu. Yazıyordu. "Şuan durumu kritikmiş, alındı ameliyata." Yazdığında, aniden akan gözyaşlarımı durduramıyordum. "Allah'ım yalvarırım bir şey olmasın!" Diye dua etmeye başladım.

Bu böyle olmayacaktı, ben yaşayamazdım yoksa. Hastaneye geldiğimde aniden taksiden indim ve koşar adımlarla içeriye girdim. Resepsiyona, "Cemre Polat ameliyata alınmış. Kaçıncı katta?" Nefes nefese kalarak kurduğum bu cümle, onu da panikletmiş olmalı ki aniden ekranda işlemlere bakmaya başladı. "Henüz ameliyatı devam ediyor, üçüncü katta." Dediğinde oradan koşarak ayrıldım ve merdivenlerden hızlıca çıkmaya başladım. Nefes nefese kalmıştım. Böyle olunca başımdaki ağrı, migren ağrısı daha da artıyordu. Ama bu benim için asla önemli değildi. Tek derdim Cemre idi!

Üçüncü kata çıktığımda sağa doğru ilerlemeye başladım. Annemi gördüm. "Anne, nasıl? Durumu nasıl? Allah aşkına bir şey söyle!" Dediğimde o da cevap vermiyordu. Hayır ya! "Anne!" Dedim bağırarak. "Henüz daha ameliyatta. Yeni girdi. Gülay Hanım da gelecek. Yola çıkmışlar. Kızım lütfen panik yapma, Cemre iyi olacak." Dediğinde bu cümleler, teselli cümleleri gibi geliyordu bana. "İnşallah anne, umarım!" Dedim ve o koridordaki koltuğa oturdum. Aklımı yitirmek üzereydim. Bir yandan da düşünüyordum, Çınar'ın haberi var mıydı? Söylemeli miydim? Ama şuan gelmesi pek iyi olmazdı çünkü, karmakarışık olacaktı.

En iyisi sonuç belli olana kadar bahsetme Asya... Ama bilmesi de gerekiyor diye düşündüm. Bilmiyordum. Aniden telefonumu elime aldım ve bana mesaj yazan Güney'in mesajına cevap vermeden, bağımsız şekilde Cemre'nin durumundan bahsettim. Böyle olması gerekiyordu, çünkü Çınar'ın bilmesi gerekiyordu. Sonuçta o, Cemre için sıradan bir insan değildi! "Güney, Cemre kalp krizinden dolayı ameliyatta. Onun için ben hastanedeyim. Çınar'a haber veremiyorum, bu durumdan onu haberdar eder misin? Paniklenecek bir şey yok." Bu mesajı attığımda WhatsApp'tan çıktım. Kalbim durmuştu sanki, sanki nefes alamıyor gibi hissediyordum. Cemre... Ona bir şey olursa ben yaşayamazdım! Telefonuma bildirimin gelmesiyle tıkladım. "Ne? Sen ciddi misin? Tamam hemen haber veriyorum."

Yok ya yalan! Of Allah'ım...

Çınar'a da üzülüyordum. Hepimizin tek derdi Cemre'ydi. Ona bir şey olursa gerçekten hayat biterdi. Ben yaşayamazdım. Gözlerimden akan yaşı durduramıyordum, çantamdan bir peçete çıkardığımda gözümdeki yaşları silmeye başladım. Annem yanıma oturdu ve söze girdi; "Asya'm... Cemre iyi olacak, güçlü kız o! Hiçbir şey olmayacak Allah'ın izniyle. Lütfen içini ferah tut." Keşke! Keşke öyle demekle olsaydı... "İnşallah anne, inşallah." Dedim iç çekerek. Yaklaşık yarım saat sonra doktor ameliyattan çıkmıştı ve buraya doğru geliyordu. Çınar da gelmişti. "Allah aşkına bir şey söyleyin! Durumu nasıl?" Dedim üsteleyerek. "Kritik durumu atlattı. Ameliyat sandığımızdan da iyi geçti. Yalnız çok iyi dinlenmesi gerekiyor. Kalp ritim bozukluğu çıkabiliyor bu tür hastalarda... Onun dışında endişelenecek bir şey yok. Ve de ilaçlarına dikkat etmesi gerekiyor." Dediğinde gözyaşlarımın birden durduğunu hissettim. Şükretmekten başka bir şey yapmıyordum. "Ailesi siz misiniz?" Dedi doktor, annem ve beni göstererek.

AŞK NEREDEN NEREYE? (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin