(15) Gözlerin Yalan Söylüyor!

94 8 1
                                    

"Gözlerin yalan söylüyor." Dedim. "Eğer söyleseydi, gözlerim o gerçeklere bakmazdı." Dedi. Gözler kalbin aynasıydı ve ben bunu bir defa daha anlamıştım.
________________________________________________________________________________

Karşımdaki kişiyle göz göze geldiğimde, gördüklerime inanamamıştım. Güney ve Çınar İstanbul'dalardı ve burada bunların olması imkansızdı! Ama cidden onlardı. Çınar bizim yanımıza gelmişti, daha yakından görmemle birlikte ikna olmuştum. İnanamıyordum! "Hoş geldiniz ikiniz de, önden ilerleyin isterseniz." Dedi Çınar. Ne? Hiçbir şey olmamış gibi davranıyorlardı ve ben hâlâ inanamıyordum. "S-senin nereden haberin vardı? Sorması ayıp ama hani Cemre İstanbul'daydı?" Göz ucuyla bakıp konuşması sinirimi bozmuştu.

"Ne var yani kardeşim dörtlü tatil yapsak? Çok konuşma da ilerle hadi," dedi Çınar. "Valla ilk kez doğru konuştun," Cemre de biliyordu. "Bunlar sizin başınızın altından çıktı değil mi? Ya ben biliyordum zaten." Dediğimde, "Aynen öyle, benim başımın altından çıktı. Ee, ilerlemeyecek misiniz?" Dedi Cemre. O sıra Güney ile göz göze gelmiştim ve o bakışlarında bir anlam göremiyordum. Ona karşı ciddi bir tavıra bürünüp, Çınar ve Cemre'nin arkasından ilerlemeye başladım. "Siz güzelce tatilinizi yapsaydınız ya kardeşim, bir de bana yalan söylüyorsun İstanbul'da diye. Yemin ederim Asya'yı da beni de kandırmışsın," diyip içinden küfür savurdu Güney.

Sanırım burada olmaktan memnun değildi. Sanki ben çok memnundum onunla aynı ortamda bulunmaktan! "Ya kardeşim sesini kes ve ilerle artık!" Bence de sesini kesmeliydi. Cemre ile göz göze geldiğimizde bana imalı bakıyordu. Sanırım kafayı yemek üzereydim. "Şöyle buyrun," diyip masayı işaret etti, Cemre. Gerilmiş gibiydim ve iç çektim. Nasıl karşılaşmıştık ve bu anlaşmayı nasıl yapmışlardı? Hâlâ aklım almıyordu! "Olay tam olarak nasıl oldu, biriniz anlatabilir mi?" Dedi o şahıs, Cemre'ye dönerek.

"Hangimiz anlatsın Güney?" Dediğinde Cemre, Çınar söze girdi; "Sen anlatabilirsin," Cemre anlatmaya başladı. "Biz aslında bir plan kurmak istedik. Malûm, aranız saçma sapan şeyler yüzünden bozuk ve bunu biliyoruz. Çınar ile dedik ki, siz Güney ile Kapadokya'da oyalanın ve kafa dağıtın, nasıl olsa birbirlerinden haberleri yok. Ben ise Asya'yı buraya çağırayım, sonrasında bu iş hallolsun ve topluca güzel bir vakit geçirelim dedik." Cemre'nin bu anlattıklarını ağzım bir karış açık dinlemiştim. Nasıl oynamışlardı ben onu anlamamıştım be! "Yalnız çok iyi oynamışsınız," dedim fikrimi belirterek. "Bu arada rezervasyonu yaptırdım, iki gün kalıp öyle döneceğiz." Dedi Çınar.

Birde üç gün ha...

Güney ile karşılıklı oturduğumuzdan dolayı göz teması kurmamaya çalışıyordum ama benden bir şey duymak istiyormuşçasına bana baktığını fark ettim.

"Aa, odamda telefonumu unutmuşum ben. Çınarcığım, iki dakika benimle gelir misin?" Diyip ayağa kalktı Cemre. Çınar'ın Güney'e göz kırptığını gördüm.

İç çektim.

İkisi birlikte buradan ayrıldıklarında, bu alanı bir sessizlik kaplamıştı. Hangimiz söze girecekti bilmiyorum ama ben hiç girmeyi düşünmüyordum. Daha doğrusu yüzünü pek görmek istemiyordum. "Böyle mi bakışacağız sürekli?" Ben de tam söze kim girecekti diyordum. "Ne yapmamı bekliyorsun mesela?" Göz teması kurmadan söylediklerime sinirlenmişçesine fakat sesini yumuşatarak, "Bir şeyleri açıklamanı ve konuşmanı!" Dedi. Benim konuşacak bir şeyim yoktu. Ve ben ona defalarca bunu söylemiştim.

"Benim yerime senin bir şeyler açıklaman gerekmiyor mu sence? Sonuçta kalbime hasar veren sensin!" Dedim öfkemi kontrol edemeyerek.
"Hiç düşündün mü, insan sevdiğine bunu söyler mi? İmreniyorum bazı insanlardan, kusura bakma ama sen bana değer versen bile bunu gösteremiyorsun. Gönderilerine giriyorum bir sürü kızlar kalp atmış falan, ne kadar saçma sapan şeyler! Sen bunu idrak edemiyorsun işte, karşındaki kişiyi ne kadar kırdığının farkında değilsin. Bak Güney, benim derdim ne kıskançlık ne de özenti... Benim sende göremediğim şey değer! Benim haricimdeki tanımadığın insanlara bile, tanımadığın kızlara bile daha değerli bakıyorsun. Ama bana olan bakışlarında ben asla bir değer görmedim, göremedim. Ne acı çektiğimi sadece ben bilirim, ama kalbimi nasıl kırdığını hem sen hem de ben bilirim! Seni suçlamak falan değil derdim, sen zaten suçlusun. Sadece bir şeylerin artık açığa çıkması gerekiyor."

AŞK NEREDEN NEREYE? (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin