(5) Kalp Krizi

89 6 1
                                    

Stajımın yaklaşık dördüncü saatindeydim. Bugün ve bu akşam benim için yoğun zamanlar olacaktı. Bir yandan ailem gelecek, bir yandan da hastaların bakımlarını yapıyorduk. Ellerim alışmaya başlamıştı iğneye, kan almaya ve serum takmaya. İki saat geçtikten sonra artık çantamı alıp, Aysima ile vedalaştım. Eve gitmek pek canım istemiyordu doğrusu. Sıkılıyordum her yerde ve benim yapım böyleydi. Çantama attığım telefonumun çalmasıyla birlikte, elimi çantaya götürdüm. Annem arıyordu. "Alo, anne nasılsın?" Diye söze girdim. "İyiyiz kızım, otobüsteyiz. Çıktın mı hastaneden?" Bu soruyu soracağından emindim. "Evet çıktım. Ne zaman gelirsiniz tam olarak?"

Diyerek ne zaman geleceklerini hesaplamaya çalıştım. "Akşam sekizde..." Demişti. Saat beş buçuktu. İki buçuk saat vardı henüz. "Peki anne, bekliyorum." Diyip gülümsedim. "Tamamdır kızım. Görüşmek üzere!" Diyip telefonu kapattı. Hastanenin altındaki otobüs durağına ilerledim. Otobüse bindikten sonra, eve varmıştım. Cemre'nin çıkmasına ise yarım saat vardı. Bu yüzden o yarım saatte dinlenebilirdim. Ben gittikten sonra Cemre evi temizlemiş olmalı ki, ev tertemiz olmuştu. Bu kız müthişti! Canım hiçbir şey yemek falan istemiyordu. Nasıl olsa Cemre gelince yapardı... Diye düşündüm. Odama geçtim ve önce rahat kıyafetler giydim. Telefonuma bildirim, daha doğrusu mesaj gelmişti. Mesaj Güney'dendi. Buna şaşırmamıştım!

"Hastaneden çıktın mı?" Yazmıştı. Gülerek cevap yazdım. "Evet, daha şimdi girdim eve." Yazarak, merak ettiği sorunun cevabını verdim. "Ailen bu akşam mı gelecek?" Diye yazdı. Neden ailemin gelmesini bu kadar merak ediyordu ki? "Evet de, neden bu kadar merak ettin?" Diye merakla yazdım. "Sonuçta kaç aydır görmüyorsun. Sanki ben kendi ailemi görüyor gibi hissettim." Yazdığında istemsizce gülümsedim. Onun da ailesini uzun zamandır göremiyor olması, beni de üzüyordu. "Umarım sen de tez zamanda görürsün." Yazdım umutlandırarak. Bir kaç saniye cevap yazmadı. Tam WhatsApp'tan çıkıyordum ki, mesaj atması çıkmama engel oldu. "Umarım..." Yazılması sadece tek bir kelimeydi. Buna nasıl cevap vereceğimi ben de bilmiyordum. Biraz süre beklediğimde yazmaya başladı.

"Biz de bugün Çınar ile buluşacağız. Malûm... Siz gibi aynı ev arkadaşı değiliz." Yazdığında kıkırdadım. İki erkek aynı ev arkadaşı olmayıverin bir zahmet! Zaten hergün, her saat buluşuyorlardı. "Nerede buluşacaksınız?" Merakla sorduğum bu soru, hemen cevap vermesini sağlattı. "Kafede." Valla tam olarak sorduğum soru bu değildi ama neyse... "Peki," yazdım ve çıktım. Telefonumu cebime koyduğumda tam ayağa kalkmamla, zilin çalması isabet oldu. Büyük ihtimalle Cemre gelmişti. Bu kız yanında anahtar taşımayı bırakmış mıydı? Hayır, bundan rahatsız olmuyordum. Kapıyı açmak için kapıya doğru ilerledim. "Hoşgeldin," dedim her zamanki gibi elimi uzatarak. Elimi sıkarak, "Hoşbulduk canım ya. Hayırdır? Beni merakla falan mı bekliyordun?" Dediğinde kendimi sorguladım. Öyle mi gözüküyordum ya bu enerjimden dolayı? "Öyle mi görünüyor?" Diye sordum. "Çok enerjiksin." Dedi gülümseyerek. "Mecbur... Hayat negatif olunca çekilmiyor!" Buna katılırcasına başını salladı, tebessüm ederek.

"Bugün aslında ben erken çıktım." Dediğinde bir an ona dönerek şaşırdım. "N-Nasıl? Şuan çıkmadın mı?" Güldü. "Hayır! Çıkalı iki saat oldu." Dediğinde gözlerimi fal taşı gibi açtım şaşkınlıktan. Peki iki saattir neredeydi? Biraz tahmin edebiliyordum... "Anladım ben kardeşim," dedim kıkıradayarak, ima yaparcasına. "Neyi anladın yine Allah aşkına?" İsyan edercesine kurduğu bu cümleye kahkaha attım. "Benim ağzımdan duymak istemiyorsan bence sen açıkla!" Dediğimde direkt açıklamakta ısrar etmedi. "Çınar ile buluştum. Oldu mu canım?" Kıkırdadım. Az çok alışmıştık ya, biliyordum böyle diyeceğini. "Allah Allah ya! Siz birbirinizi görmeden duramıyorsunuz sanırım..." Bu kurduğum cümle sonunda kaşlarını çattı ve söze girdi; "En azından gece gece mesajlaşmıyoruz!" Bu yaptığı ima, sanırım banaydı...Ama aldırış etmedim.

AŞK NEREDEN NEREYE? (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin