Annemin ölmediğini, üstüne üstlük abilerimin ve ablamın olduğunu 20 yaşında öğreniyordum!! Şaka gibi!
*. : ｡✿ * ﾟ * .: ｡ ✿ * ﾟ * . : ｡ ✿ *
(Düzenli olarak bölüm paylaşılır.)
(Ekleme: düzenli olarak değil canım yazmak istediğinde bölüm paylaşılır.)...
Bir yanlışlarımı söyleseniz, ya da beni övüp kıçımı kaldırsanız harika olur 💅🏽
Hadi goodbye, küsüm ben.
...........?.........?.........?.........?....
......?........?..........?......
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
22. Bölüm~
Uyanır uyanmaz abilerimle karşılaşmamak için evden erkenden çıkmıştım. Dün ki sorgudan kaçarak kendimi odama kilitlemiştim. Abimlerde fazla üstüne düşmemişti. Oğuz abim, Savaşla aramızda olan şeyi anlamış gibiydi.
Türkiye'yi temsil edeceğimiz için şu andan itibaren antremanlarımız çekim altında olacaktı. Tabii her gün değildi. Bugün çekim vardı. Antremanlarda yaptığımız figürlerin çalınma sorunu olmaması için belirlediğimiz figürler çekilmeyecekti.
İnsanlar bunları izleyeceği için kamera önünde dikkatli olmalıydık. Ülkemizin bizi tanıması için çekim şarttı. Hatta sadece bizim ülkemiz değil birçok ülke tanıyacaktı bizi.
Altıma siyah bir şort, üstüme asker yeşili, uzun kollu, bedenimi saran ve göbeğimi açıkta bırakan bir crop giymiştim. Saçlarımı tepeden sıkı bir at kuyruğu yaparak patenlerimi ve korumalarımı ayağıma geçirdim. Soyunma odasındaki dolabımın kapağını kapatarak piste geçtim.
Kameramanlar ve onların başındaki kişiler çoktan gelmişti. Ben girer girmez hepsinin bakışları bana dönmüştü. İstemsizce gerilmiştim. Kameralar açıktı.
"Rahat ol huysuz cüce."
Derin bir nefes alarak korumalarımı çıkarttım. Kameramanın yanında duran şık giyimli, elinde birkaç kağıt tutan kızın bakışları arkamdaki Savaş'taydı. Kaşlarım çatılırken bende arkamı döndüm.
Altına siyah bol bir eşofman, üzerine beyaz bol bir tişört gitmişti Savaş. Tişört bol olmasına rağmen kolundaki kaslar ve damarlar görünüyordu. İki kolunda da olan dövmeleri ona gerçekten çok yakışıyordu. Gülümsediğinden dolayı oluşan gamzeleri nefes kesiciydi. Dolgun dudakları, mavi gözleri, dağınık siyah saçları ve keskin yüz hatlarıyla haddinden fazla yakışıklıydı.
O bana gülmeye başladığında, "Gülme!" diyerek kollarımı birbirine bağlayıp pistin girişindeki kapıya yaslandım.
"Neden?"
"Şu kız sana bakıyor."
"Öyle desene ya, gideyim de bir numarasını alayım." dediğinde gözlerim şokla açıldı. Koluna bir tane geçirdiğimde kahkaha attı.
