Karanlık kasabanın üstünü örterken ve yıldızlar gökyüzünü süslerken yine tepede yan yana geldi Veysel ve Kenan. Bir süre sessizce izlediler birer birer yanan ışıkları.
Kenan fiziken burada olsa da sanki aklı başka yerlerde gibiydi. Veysel dönüp ona baktı, onun bu dağılmış haline.
"Anlatmayacak mısın?" Diye sordu Veysel en sonunda. Kenan gözlerini manzaradan çekmedi, anlatmakta zorlandığı birşeyler olduğunu fark etmişti sarışın adam sabırla onun konuşmasını bekledi.
Dakikalar sonra Kenan derin bir iç çekerek Veysel'e döndü, buruk bir gülümseme yer edinmişti yüzünde.
"Buraya ailemi bulmak için geldim."
"Nasıl yani?" Dedi Veysel şaşırarak ve kaşlarını çatarak. Kenan'ın gözlerinde ki acıyı görebiliyordu.
"Beni çocukken evlat edinmişler yani pek evlat edinmek sayılmaz." Dedi ve durdu Kenan, şimdi zor kısma gelmişti anlaşılan. "Bana bakmaları gerekmiş."
"Neden ki?" Diye sordu Veysel hiçbir şey anlamamıştı. Kenan derince bir nefes alarak mavilerini manzaraya çevirdi.
"Fehmi babamın bir tanıdığı emanet etmiş beni onlara, zaten çocukları da olmuyormuş o yüzden hevesle kabul etmişler."
"Sen bunları nereden biliyon? Kendin mi hatırlıyon yoksa anlattılar mı?"
"Anlattılar." Dedi Kenan, titreyen sesiyle. Veysel sabırla başka birşey sormadan bekledi tekrar konuşmasını.
"Bir travma yaşamışım galiba ve bu hafıza kaybına sebep olmuş, ben yedi yaşımdan öncesini hatırlamıyorum o yüzden hep ailem sandım onları." Dedi Kenan, gözleri dolmuştu. Veysel böyle birşey duymayı beklemediği için çok şaşırmıştı.
"Gerçekleri nasıl öğrendin?"
"On beş yaşında falandım o zamanlar. Bir gün yanlarına çağırıp, beni yatılı okula yollayacaklarını söylediler."
Derin bir nefes aldı Kenan, anlatırken o güne geri dönmüş gibi hissediyordu. Veysel ise çoktan kendini suçlamaya başlamıştı, yakın zamanda Kenan'ın dertlerini küçük görmüştü sonuçta.
Kenan ise biraz toparlanmış yeniden anlatmaya başlamıştı:
"Zaten onların çocuğu değilmişim bu zamana kadar baktıkları yetermiş."
"Yuh." Dedi Veysel kendini tutamayıp. Kenan güldü ama acı dolu bir gülüştü bu, mutluluktan çok uzaktı.
"Bu şekilde mi açıklar insan ya? Hiç düşünmez karşısında ki çocuğu? Hiç mi sevmediniz ya o kadar sene boyu bakmışsınız?" Diye soruları sıraladı Veysel ancak son sorudan anında pişman olmuştu.
"Sevmemişler demek ki." Dedi Kenan bu duruma çok üzüldüğü ses tonundan belli oluyordu. "Bir insanı hiç kimse mi sevmez ya? Ben çok mu kötü biriyim?"
Veysel ne diyeceğini bilemedi. Aklında onu sürekli terslediği daha kötüsü ona vurduğu anlar canlanıyor söyledikleri yankılanıyordu.
"Hak etmiyorum belki de." Diyen sesle birlikte kendine geldi Veysel. Kenan elini gözlerine bastırmıştı ve sessiz hıçkırıklarla ağlıyordu.
"Öyle düşünme, Elif var yanında." Dedi Veysel, Kenan'ı teselli etmek için ama bu onun daha çok ağlamasına neden olmuştu.
"Ağlama ya." Dedi Veysel ve durup bir an için gerçekten susmasını bekledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bozkır Masalı
FanfictionTüm Muhteşem Hikayeler İki Şekilde Başlar: Ya Bir İnsan Yolculuğa Çıkar, Ya Da Şehire Bir Yabancı Gelir.