Bir İhtimal? ~ 10

226 17 61
                                    

Serum bittikten sonra hastahaneden çıkarak kendi evine gitmişti ikisi de. Kenan en azından bir çorba yapmayı düşünmüştü kendisine ama birşeyler yemek de istemiyordu. Salona geçip koltuğa oturdu.

Ve günün yorgunluğundan dolayı çok geçmeden orada uykuya daldı.

Ertesi gün yine yemek yemeden sağlık ocağına gidip tüm günü hastalarıyla ilgilenerek geçirdi. Neyse ki yoğun bir gün olmuştu da birşeyler düşünmeye vakti kalmamıştı. Zaten hayatında o kadar çok şey vardı ki Kenan hangisini düşüneceğini bilmiyordu artık.

Eve geldiği zaman yorgunlukla kendini koltuğa bıraktı. Son günlerde yaşadığı stresten dolayı başı ağrıyordu, geriye yaslanıp gözlerini kapatmıştı ki kapı sesiyle yeniden gözlerini açtı.

Koltuktan kalkarak kapıya ilerledi ve kapıyı açtı. Veysel elinde sefer tasıyla ona gülümsüyordu. Kenan şaşırmıştı.

"Veysel?"

"Ya sağlık ocağındasındır diye sabah uğrayamadım." Dedi Veysel bir yandan da ayakkabılarını çıkarıyordu. Kenan yoldan çekilerek ona geçmesi için yer açtı. Veysel eve girince ayakkabıları da içeri alıp kapıyı kapattı Kenan.

"Hoşgeldin."

Veysel sefer tasını Kenan'a uzatırken samimi bir ses tonuyla konuştu:

"Sana yemek getirdim."

"Teşekkür ederim." Dedi Kenan, sefer tasını alıp mutfağa geçerken. Veysel de hemen onun arkasından ilerledi.

"Evlatlık olduğunu öğrenince neden hemen ailenin peşine düşmedin?"

Kenan sefer tasını tezgaha bırakarak Veysel'e döndü. O an böyle bir soruyu hiç beklemiyordu, bir an ne diyeceğini şaşırmıştı. Veysel kendine bir sandalye çekip oturdu.

"Çocuktum daha, ne yapabilirdim ki?"

"Evet o zamanlar çocuktun ama ya daha sonra?" Diye merakla sordu Veysel. Kenan ondan bakışlarını kaçırdı.

"O dönem bunu düşünmedim, evden ayrılınca hep derslerime odaklandım sonra da Elif dahil oldu hayatıma."

"Nerde tanıştınız siz Elif'le?"

"Okulumuz aynı yerdeydi." Dedi Kenan ve aklına gelen birşeyle gülümsedi. "Bu kasabada yaşıyormuş o da önceden."

Veysel başını salladı ve onu onayladı. Kenan'la Elif belki de çocukluk aşkı olabilecekken bambaşka bir şehirde tanışmışlardı. Hayat tuhaftı.

"Siz tanışıyor muydunuz?" Diye sordu Kenan bir yandan da çorbayı kaselere bölerek masaya koydu ve kendine bir sandalye çekerek oturdu.

"Benim komşu çocuklarla oynayacak vaktim olmuyordu pek." Dedi Veysel. Ses tonu geçmişe ait bir acı saklıyordu yine. "Yani görüyordum tabi ama hiç tanışmadık. Zaten onlar kasabadan ayrıldıklarında 10 yaşında falandım."

"Anladım."

"Neyse biz seni konuşalım."

Veysel'in ses tonu şimdi biraz daha toparlanmıştı. Bu iyiydi, Kenan onun üzgün olmasını hiç istemiyordu.

"Konuşalım."

"7 yaşında bu kasabadan kaçırıldın demi? Yani sende eskiden bu kasabada yaşıyodun?"

"Öyle olmalı."

"O zaman illa ki olayı duyan bilen biri vardır. İsim hatırlasan işimiz daha kolay olurdu."

Bozkır Masalı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin