Kenan mektubu elinde buruşturdu ve telefonunu alıp birkaç kez Elif'i aradı. Uzun uzun çalışlardan sonra telefona ulaşılmamaya başladı, Elif telefonunu tamamen kapatmış olmalıydı.
Kenan sinirle telefonu duvara fırlattı ve yere oturdu. Elif gitmişti, onu terk etmişti. Genç adam bunun nedenini de çok iyi biliyordu.
Gözlerini kapattı, bu hareketle mavi gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı.
Bir kere daha ailesini kaybetmişti, bu hayatta yine yalnız kalmıştı, bir kere daha kimsesiz kalmıştı. Başını geriye yasladı, gözleri karşı duvardaki evlilik fotoğrafları olan çerçevedeydi.
Sabaha kadar orada oturdu Kenan, hiç kıpırdamadan, bir an bile uyumadan.
Sabahın ilk ışıklarıyla beraber yerden kalktı ve evden çıktı. Bomboş yürüdü Gedelli sokaklarında nereye gittiğini bile bilmeden.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Nasıl kırdın la sen kolunu?" Diye sordu Ramazan. Öğle saatleriydi amcaoğulları olarak toplanmışlar ağılda çay içiyorlardı.
"Düştüm."
"Muammer amcamın dediği kadar sakarsın ha." Dedi Taner gülerek.
"He amcaoğlu öyleyim." Diyerek onu onayladı Veysel hemen sonra çayını hızlıca içip bitirdi, sandalyeden kalktı.
"Hadi gittim ben."
"Nereye la?"
"Kaportacıya."
"Kırık kolunla?"
"Birşey yapmam zaten. Bir araba var sahibi gelecekti de ona bakıcam."
"Tamam git o zaman."
"Sağol Taner ya izin verdiğin için."
Taner güldü, çayından bir yudum aldı ve arkasına yaslandı. Veysel ağıldan çıkarken Ramazan seslendi:
"Amcaoğlu! İş falan olursa çıraklara söyle! Bak sen birşeye dokunma ha!"
Veysel birşey söylemedi, ağıldan çıkıp kapıyı kapattı ve evin yolunu tuttu.
Tek eli cebinde yolda ilerlerken Kenan'ı gördü. Sağlık ocağında olması gereken saatler olduğu için şaşırmıştı.
"Doktor!"
Kenan onun sesiyle durup etrafa baktı.
Dalgın halde yürürken buraya kadar geldiğini fark etmemişti bile. Veysel'i görünce herşeye rağmen gülümsedi.Veysel koşarak Kenan'ın yanına geldi. Kenan onaylamaz bir ifadeyle baktı ona, düşüp kolunu daha kötü hale getirecekti.
"Koşma." Diye uyarıda bulundu.
"Napıyon burda?" Diye sordu Veysel uyarıyı umursamadan.
"Hiç." Dedi Kenan yalnızca. Kendisi de bilmiyordu çünkü. Veysel onun halini fark etmişti ve meraklanmıştı.
"Dalgın gibisin, birşey mi oldu?"
"Boşver ya, ben üstesinden gelirim. Senin kolun nasıl oldu?"
"İyi, biraz ağrısı oluyo bazen."
Konuşurken yürümeye başlamışlardı ama Kenan birden durup ciddi şekilde Veysel'e baktı.
"Babanla aranız nasıl?"
Soruyla birlikte Veysel de durdu ama o Kenan'a değil yere bakıyordu ve yere ayağıyla hayali bir daire çiziyordu.
"Tepede değiliz."
"Veysel bu ciddi bir konu. Bana gerçeği anlatacak mısın?" Diye sordu Kenan. Veysel başını kaldırıp karşısında da ki mavi gözlere baktı.
"Karışman gereken birşey değil."
"Peki ben anlatırsam anlatır mısın?"
"Aileni mi?"
"Evet."
"Tamam, bunu düşünücem."
"Benim şimdi gitmem gerekiyor, sonra konuşacağız ama tepede. Kararından vazgeçmek yok ama söz mü?"
"Tamam ya düşünücem söz."
Kenan gülümsedi, ve neden yaptığını bilmeden uzanıp Veysel'in saçlarını karıştırdı. Küçük sevimli bir kardeş gibi gelmişti o an için gözüne, onun abisi olmak istediğini, ve onu içinde olduğu kötü dünyadan çekip almak istediğini fark etmişti o an.
Bu düşünceleri Veysel'e belli etmek istemedi, geldiği yöne geri dönerek uzaklaştı. Onun arkasından bakan sarışın adam ise nereden bilebilirdi hayatına bir anda dahil olan sağlık ocağı doktoruna dair öğrenecekleri hayatını tümüyle değiştirecek...
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Bölüm sonu. 💙🕊️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bozkır Masalı
Hayran KurguTüm Muhteşem Hikayeler İki Şekilde Başlar: Ya Bir İnsan Yolculuğa Çıkar, Ya Da Şehire Bir Yabancı Gelir.