Dilbaz hanımın dediği kuyumcuya gelmiştim. Dürüst olmak gerekirse, böyle bir yer beklemiyordum. Avupanın bir çok yerinde bile bulunmayan mücevher çeşitleri, orjinal işlemeli altın takılar ve daha fazlası. Toka almaya gelmiştim ama burası sadece toka alıp çıkılacak gibi değildi.
Şimdi bir sırrı açığa çıkartmam gerekiyor. Annem takı hastası bir insandı, bana da ondan kaldı bu hastalık. Ama önce kardeş adayıma takmak için altın almalıydım.
Şimdi ben kına da mı takıyordum, düğünde mi? Ya da ikisimde de takıyormuyduk?
"Merhaba kolay gelsin."
"Sağolasın, neye bakmışsın kızım?"
"Öncelikle ben, düğün için iki tane altın alacaktım."
"Tabi, hemen." Aşağıya eğildi ve bir kutu çıkarttı. Açtığı kutudan yuvarlak farklı büyüklükte altınlar vardı. Vışş.
"Çeyrek, yarım, tam, Cumhuriyet" önümdeki altınlar gözümü kamaştırdı şimdiden. "Hangisini alacaksın kızım?"
"Hım, şu büyük olan dedim."
Cumhuriyet olduğunu öğrendiğim altından, iki tane aldım. Sonuçta ben görümceydim, daha azı yakışmaz.
Adam onları paketlerken, önünde durduğum vitrinin iç tarafında gözüme çarpan altın set; beni benden aldı. Kına elbiseme fena yakışırdı bu.
Bi an fazla olacağını düşünsem de, buradaki insanların dün de böyle şeyler taktığını görünce bu fikri hemen aklımdan sildim. Altın altın.
"Afedersiniz bu seti de alıyorum."
"Hemen kızım. Başka istediğin var mıdır?"
"Bir tane daha set alacağım ama bu altın olmayacak."
Adam beni inci setlerin olduğu tarafa çekti. Sadece inci değil aslında elmas ve işlemeli daha bir çok adını bilmediğim set takılar vardı.
Onlara bakarken gözüme köşede gizlenmiş bir set çarptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşiret Ailem
Teen FictionKızının varlığından bile haberdar olmayan iki baba ve babasının kim olduğunu bilmeyen bir kız.