Namlu kafasında olmasına rağmen bir tepki vermemişti. Bu beni germişdi bir az.
Bir anda ne olduğunu anlamadan, o arkasını döndü ve aynı şekilde bana silah çekti.
Onu vuracağımı biliyordu. Bu kendini korumak için yaptığı bir savunmaydı. Ama ne ara silahını almıştı. İçeri girerken bir şeyi olmadığına emindim.
Tabi ya, şarap.
Şarap almak için gittiği sırada almış olmalı. "İnsan amcasına da güvenemiyecekse kime güvenecek?" Dedim alayla.
"Bu devirde babana bile güvenme demişler kızım. Otur, sakince konuşalım."
"Kızım dediğiniz kişiye silah çekmeniz de, ironi doğrusu."
Güldü hafifçe "Bu da bizim farkımız olsun o halde."
"Öyle olsun bakalım."
Tadım kaçmıştı. Masadaki örtüyü çekerek, tüm masayı yere serdim. Artık üstünde bir şey yoktu.
Yavaşca yerime oturdum, bu süreçte ne silahımı indirmiş ne de, Emir beyden gözümü ayırmıştım. Burada onu vursam bile, korumalaradan kurtulmak zor olacaktı; o nedenle, ılımlı olarak bir şeyler öğrenmek benim açımdan daha avantajlı olur.
"Nerden bildiniz bunu yapacağımı?" İlk bunu sordum, merak etmiştim çünkü. Nerden açık verdim.
"Bebek odasında sesiz bir alarm var. Oraya zorla girdiğinde, bana bildirim geldi." Sikim ya! Bu aklımdan bile geçmemişti. Yüksek güvenlikli bir evin kilitli odasında, tabiki de sensör olurdu.
Sinirle gözlerimi yumdum. "Eee anlatın bakalım Emir bey. Biraz da gerçekleri dinleyelim. Hep masal hep masal sıkmıştır." Zira pek doğru konuşmuyordu kendisi.
"Neyi merak ediyorsun?"
"Beni bilmenize rağmen neden rol yaptığınızı? Önce bundan başlayalım."
Derin bir nefes aldı "Bunu şu anda açıklayamam." Silahın horozunu aşağıya indirdim.
"Bir daha söyleyecek vaktiniz olmayabilir, Emir bey." Gözlerimdeki kararlılığı görmüş olacak ki, konuşmaya başladı.
"Sen olduğunu biliyordum. Daha önce de seni görmüştüm."
"Nerde?"
"İran'da." Tüylerim diken dikendi an itibariyle. İran'da güzel anılarım yoktu zira. "Oradaki terör örgütlerinin yanındaydın." Bu tam olarak böyle değildi ama uzaktan öyle görünüyordu. Vatan haini değildim. Kast ettiği adamları, tek bombamla patlatmıştım zira. "Başta terörist sandım, sonra sen olduğunu anladım. Çok büymüştün, ama sendin işte-"
"Bi dakika bi dakika. Çok büymüştün derken?" Noluyor lan? "Beni küçükken gördünüz mü?" Kırdığı potu anlamış, vesertçe yutkunmuştu. Elindeki silahı nişan aldım ve tek hamlede indirdim. Yere düşen silahına, uzanmadan aldım hemen. "Şimdi ya konuşuyorsunuz ya da ölüyorsunuz? Seçim sizin Emir bey?"
"Zeki bir kız olduğunu biliyordum, ama bu kadarı beni bile şaşırttı." Cebinden sigara pakedini çıkarttı ve bir dalı azına koyarak yaktı. Daha önce içtiğini görmemiştim. "Annenle irtibatımız kopmamıştı."
"Sikerler." Bir anda azımdan kaçmıştı. Ne diyon dayı sen? Ne anlatıyon?
"Buradan gittiğinde arkasında büyük bir kaos bırakmıştı. Kaçmak veya saklanmak onun kurtuluşu olmayacaktı. Annenin tek amacı seni korumaktı." Buradan görebiliyordum. Göz bebekleri harekete geçti gene. Cümlede bir yalan vardı. Ama hangisi. Kaos kısmı mı, kurtuluş kısmı mı? Emir bey yalan söylediğinde göz bebeği büğüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşiret Ailem
Teen FictionKızının varlığından bile haberdar olmayan iki baba ve babasının kim olduğunu bilmeyen bir kız.