Hacer hanımın ardından, herkes kendi arasında konuşmaya başladı.
Bir kaç saatin ardından, içeriye Adar ağa girdi. "Konaktakiler gitti." Dediğinde herkes (ben de dahil) Beger konağına geçtik.
Sofra kuruluyordu. Burada yan konağa nazaran daha çok çalışan vardı.
Savaş bey beni yanına çağırdı. Emir bey de buradaydı. Dudağının kenarı kanamış, yanağına hafif kızarıklık vardı. Bunu gerçekten Savaş bey mi yaptı öğrenmeliydim.
Sofra kurulurken üçümüz en üst kattaki terasa çıktık. Çık çık bitmedi ama. Bu adamlar yaşına rağmen hiç zorlanmadan nasıl çıktı aq? Ben burada tıkandım kaldım.
Son basamağı da çıkmış beklerken, onlar yerlerine oturmuş bana gülerek bakıyorlardı. Ne gülüyorsunuz, komik mi?
"Söylemeden edemeyeceğim," diyerek yanlarına oturdum "Maşallahınız var."
Güldüler bu dediğime ikisi de. "Biz sporcuyduk gençliğimizde. O zamanlardan beri sağlık için ara ara spor yaparız. Bozmuyor artık merdivenler."
"Farkettim onu."
Lan bunlar, ben yokken kavga ediyor; ben varken kanka mı oluyor bu ne?
"Emir bey, sizin yüzünüze ne oldu?" Dedim dan diye. Biraz bocaladı, lakin hemen toparladı. Ben den kacmadı tabi.
"Küçük bir anlaşmazlık, canını sıkma sen." Geçiştirdi beni. Israr edecek konumda değildim o yüzden sustum.
"Konakta neden o kadar insan vardı?"
Bu kez Savaş bey cevapladı "Dün biz hastanedeyken düşmanlarımız saldırmaya kalkmış, Emir de erken farkedip müdahale etmişti. Bu gün bunu duyan aşiret liderleri gelmiş. Hem bana geçmiş olsuna, hem de saldırı için geri sal-, yani müdahale edilecek mi diye." Dün saldırmışlar mıydı? Bunu da fark etmedim. Normalde uçan kuşun tüyünü sezen ben, buraya geldiğimden beri duyularım körelmişti.
"Bir şey oldu mu birine?"
"Yok kızım, kimseye bir şey olmadı. Öyle büyütülecek bir şey değil zaten." Dedi Emir bey.
"Savaş bey, ben size bir uyarıda bulunmak istiyorum." Dedim. Hacer hanımı ispiyonlayacaktım hemen.
Kaşları çatıldı "De bakalım kızım, emrin başım üzerine."
"Estağfurullah emir değil, uyarı." Dedim ve ciddileşerek konuştum "Hacer hanım beni her gördüğünde, üzerime saldırıyor. Bundan, ciddi anlamda rahatsızlık duyuyorum. Bir daha aynı şey yaşanırsa; nerde, kiminle olduğuna bakmadan karşılık vereceğim. Karınızı uyarsanız, iyi edersiniz."
Derin bir nefes aldı "akşam onu uyarmıştım halbuki." Dedi fısıldayarak "Tamam kızım, bir daha böyle bir şey yaşanmasına müsade etmeyeceğim." Sizin müsadenizle olmuyor gibi be, Savaş bey!
"Ağam sofra hazırdır." Bunu diyen kırklarında bir kadındı.
"Tamam Şermin sen git, geliyoruz biz de."
"Hadi biz de geçelim." Dedik ve beraber aşağıya indik. İnmesi çıkmasından kolaydı.
Biz gelene kadar, nerdeyse herkes oturmuştu.
Baya kalabalık bir sofraydı. Hem çeşit bakımından, hem insan bakımından.
Zelal'in tüm ailesi, buradaydı sanırım. Savaş ve tahminimce Barış beyin ailesi de. Geniş masanın en başına Savaş bey oturdu. Sağına Emir bey, soluna da Barış bey. Erkekler Barış beyin yanına ilerlerken Emir beyin sesiyle durdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşiret Ailem
Teen FictionKızının varlığından bile haberdar olmayan iki baba ve babasının kim olduğunu bilmeyen bir kız.