Şahsuvar ailesi, sıradan bir sabaha uyanmıştı. İlk kızları evlenmiş, hanelerinden biri eksilmişti geçtiğimiz günlerde.
Dilbaz hanım ve eşi Emkin bey Mardinin en eski ailelerinden, Şahsuvar aşiretinin; ağası ve hanım ağasıydılar. Ne zorluklarla ayakta kalabilmişlerdi, bir onlar bir allah biliyordu. 5 çokcuğu vardı Şahsuvarların.
"Roj baş dayê." Bunu diyen akşamdan kalma olan Zahir Şahsuvar'dı. Evin ikinci oğlu ve üçüncü çocuğuydu. Zelal ile aralarında bir yıl vardı lakin kardeşten çok ikiz gibilerdir.
"Ooo! Zahir bey, siz bu saate kalkar mıydınız?" Masaya tabakları yerleştiren Dilbaz hanım. "Çaydanlığın altını giderken kapat Masal." Bunu evin çalışanlarından Emine'nin kızı olan Masal'a söylemişti.
"He dayê he, daha da bağır baba beni kessin sinirinden." alınan Zahir.
"Haksız mı peki trek?" Zahir'in ensesine vurarak yanına oturdu Mahir.
"Sorun da o ya kardo değil. Bu yüzden, kendimi de savunamıyorum." Bu dediğine hepsi güldü.
"Güanydın çekirdek ailemmm." Hayal, evin en küçüğü olark eve neşe katardı. Gülerek annesine arkadan sarıldı ve yanağından sulu bir şekilde öptü. Bu duruma karşı, ona hafifçe vurdu ve sahte bir sinirle kaçındı Dilbaz hanım.
"Hele hele, gün aymış mış" dedi yerine ilerlerken, "bir kere gel de anana yardım et, anca sabah günaydın, akşam iyi akşamlar." Hayal, üniversite sınavına hazırlandığı için tüm günü dershanede ve kütüphanede geçiyordu. Dilbaz hanım ise ona olan özleminden yakınmıştı.
"Ana kız okusun da adam olsun bırak, abisi gibi eşşek olmasın." Mahir bunu derken kaşıyla da Zahiri işaret etmişti. Bu dediğine Zahir sinirlenmişti.
"Sen bana eşşek mi dedin lan?"
"Haşa paşam, sen kim eşşek kim?"
Tam bu sırada, konağın dış kapısından içeri girdi; Adar . Son zamanlarda çok büyük bir sıkıntısı vardı. Kalbine söz geçiremiyordu. Bu da onu sıkıntıya sokuyordu.
"Geldi seninki" dedi koluyla kardeşini dürten Zahir.
"Oğlum sen gene mi geceyi dışarıda ettin? Baban duymasın, şu aralar çok sinirli." Dedi Dilbaz hanım.
Adar'ın ise daha büyük dertleri olduğundan bunu sorun etmiyordu. Anasına bir baş selamı vererek odasına girip duş aldı ve hızla kıyafetini değiştirip masaya indi.
Masada herkes vardı "Roj baş." Diyerek yerine oturdu. Masanın bir ucuna babası diyer ucuna kendisi oturmuştu. Emkin bey Adar'ın son zamanlarda ki bu halini gördükçe endişeleniyor, lakin dışarı yansıtmamaya çalışıyordu.
Tanıdığı oğlu dünya yansa umursamaz sadece işine odaklanır. Ailesi ve bir avuç arkadaşı dışında kimseyi önemsemez, dinlemezdi. Düzenli ve titiz oğlu, şu aralar serseri bir ergen gibi davranıyordu.
"Sana da günaydın." Dedi çayını içerken Emkin bey.
"Bana fırça, abime günaydın. Ben böyle ayrımcılık daha da görmedim." Kardeşine fısıldayarak söylemişti Zahir.
"Akşam nerdeydin Adar? Neden eve gelmezsin?" Kızı evlendiğinden beri evin yolunu unutan Adar ağanın durumunu, Zelal'e bağladı Emkin bey. Aklının ucundan bile geçmedi sevdalanmış olması.
"İşlerim uzun sürdü, o yüzden geciktim. "Lakin bu yalandı, kafası dağılsın diye işlerini hemen bitiriyordu. Geri kalan zamanda ya Aden'i arıyor ya da dağ evinde kafa dinliyordu. Babası, yalan söylediğini bilse de oğlunu bozmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşiret Ailem
Novela JuvenilKızının varlığından bile haberdar olmayan iki baba ve babasının kim olduğunu bilmeyen bir kız.