"POLİS, DAĞILIN!" Koridorda yankılanan gür ses, herkesi durdurmuştu.
Anlık bir sesizlik oluştu.
Kısa sürede, bu sesizliği Aram bozdu "Bir sorun mu var memur bey, biz kendi aramızda çözüyoruz. Ailevi bir mesele."
"Pek ailevi durmuyor burdan Aram ağa, Hacer Boz burda mı?"
İsmini duyan Hacer hanımın, beti benzi atmıştı. Polislere dönerek "B-burdayım, hayrola?"
"Tutuklusunuz Hacer hanım, hakkınızda şikayet var." Dedi ve arkasındaki iki polise, tutuklamaları için baş işareti yaptı.
"Ne şikayeti memur bey?" Dedi, kollarına giren polislere bakan Hacer yılanı.
"Aden Karadağ'a darp ve hakaret etmekten tutuklusunuz, Hacer hanım.
Tam o anda, ben de; oturaklara doğru ilerliyordum. Yerime geçip oturdum. Sanki bütün her şey benim başımın altından çıkmamış gibi, bacak bacak üstüne attım, ellerimi de dizimin üstüne koyarak ikonik duruşumu takındım.
Herkes bana bakıyordu, farkında olup da umursamamak; tam benlikti.
"Ne, Aden mi?" Dedi Hacer hanım. Evet ben yaptım, bir itirazın mı var? Git köşede ağla, o zaman.
"Götürün." Dedi Komser.
"Bi dakika durun, ne götürmesi." Dedi demin bana ne edüğü belirsiz diyen, şahıs.
"Anneeee!" Hacer hanımın bacağına yapıştı Ezman. Üzüldük mü? Hayır. Az bile yapıyorum. En kötü ihtimalle para cezası alacaktı zaten. Welcome to Turkey.
Onlar giderken "kamere kayıtlarını da delil olarak kullanabilirsiniz memur bey, orada az öncenin görüntüleri de var." Dedim.
"Sizin de ifade vermeniz gerekiyor. Akşama kadar karokolda olun Aden hanım." Dedi aynı memur.
"Tabi, geleceğim komserim." Dedim ve önüme döndüm. Kahve yok mu, kahve?
Polislerle birlikte, Hacer hanımın tayfası da gitmişti.
Benim badigart ağalar, yine yanıma tünedi. "Vay anasını!" Dedi ağzının içineden Barış bey. Bunu duyan Emir bey ile aynı anda ona en ters bakışımızı attık. "Afedersiniz." Dedi tırsarak.
"Sen ne ara bu planı kurdun Aden?" Dedi Emir bey.
"Gittim darp raporu aldım, polislere verdim. Gerisini onlar yaptı. Bana, durduk yere saldıran oydu, sonuçta, ben bir plan yapmadım ettiğini buldu." Bu dediğime gururla gülümsedi. Yaaaa.
Koridor biraz daha boşalmıştı şu anda, lakin tam bunu düşündüğüm anda koridorda Dilbaz hanım ve ailesi belirdi. Bunlar nerden çıktı şimdi ya? Dilbaz hanımı severdim ama burası da mahşer günü gibiydi şimdi. Sırasıydı gelmelerinin.
"Jinda, Azat ağa iyi midir?" Jinda hanımın yanına giderek sordu, Dilbaz hanım.
Dilbaz hanım ile birlikte, tahminimce eşi ve çocukları da gelmişti. Eşi ve oğulları, benim yanımda ki Barış beyin yanına gelip; tokalaştılar.
Emir bey ise, hiç istifini bozmadan oturmaya devam etti. Klas adam işte.
"Çok geçmiş olsun Fırat, Zelal haber eder etmez geldik, nasıl oldu, Azat ağanın durumu nasıldır?" İki eşli ve çok çocuklu durumunda kendisi, bey amca.
"Sağolasın Emkin bey, yoğun bakımdan çıktı hayati tehlikeyi atlattı yani. Az sonra odaya alacaklar."
"Şükür yarabi. Peki nasıl oldu? Birden bire, Azat ağa güçlü adamdır kolay kolay yıkılmazdı." Dedi Emkin beyin yanındaki genç bey. Sana ne kardeş, sen de dedikodu peşinde ki teyzeler gibi ne kurcalıyorsun?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşiret Ailem
Teen FictionKızının varlığından bile haberdar olmayan iki baba ve babasının kim olduğunu bilmeyen bir kız.