"Oooo komtanım hoşgeldiniz."
Komtanım mı?
Dönüp baktım ama bir sürü ünüformalı asker vardı ve ben Aybars mı değil mi anlayamadım.
Hazan'ın seslenmesiyle yukarı çıktık ve bir oda dolusu kadının arasına düştüm.
Beni gördükleri anda zılgıt çekmeye başladılar bir anda. Aaaa noluyoruz bir anda?!
Alev ve Jinda hanımın arasına çekildim hemen. Burası kurtlar sofrası gibiydi. Genç kadınlar Burcu ablaların orada otururken daha yaşı ilerde olanlarda bizim oturduğmuz yerde oturuyorlardı.
"Maşallah sana kızım. Pek güzel mişsinde."
"Sağolun efendim."
"Bekar mısın kızım?" Bunu da başka bir kadın söylemişti.
Daha cevap vermeden "başın sağolsun kızım. Anneni pek severdik."
"Sağ olun, tanır mıydınız annemi?" Her bir kafadan farklı bir ses çıkıyordu ve ben yetişemiyordum.
"Tanırdım ya, gençken beni herifin eline muhtaç etmedi. Allah ondan razı olsun. O olmasaydı babamın beni sattığı adam da beni ezecekti. Anan beni ona muhtaç kılmadı." Tam olarak ne yapmıştı da bu kadın rahat yaşadı bilmiyordum ama, gözlerinden anlaşılıyordu onun için değerinin büyüklüğü.
***
Yemekler yenmiş sofralar kalmıştı.
Ben bitmiştim ama. Sanki ev sahibi benmişim gibi hizmet etmiştim tüm gün. Nerden geliyor bu samimiyet kendine gel Aden!
"Aden nerde okuyorsun?" Zelal'in arkadaşlarından biri sormuştu. Ben de yemekten sonra kızların yanına atmıştım kendimi. Kafa kızlar vardı.
"Milano da, Milano Üniversitesinde okuyorum. Yani okuyordum, şu anda dondurdum."
Bu durum beni çok üzüyordu. İstediğim okulda istediğim bölümü okuyordum ama bir anda şartlar beni bu duruma getirdi.
"Üzülme, burda da güzel okullar var." Bunu da diğer kız söylemişti, yüzümün istemeden düştüğünü o an farkettim.
Bi dakika burda da güzel var derken?
"Eminim vardır, lakin ben en kısa zamanda geri ülkeme döneceğim." Dedim gülümsemeye çalışarak.
"Kızım burası senin ülken nereye gideceksin, ne yapacaksın?" Jinda hanım o kadar insanın arasında sesimi duyup araya girince hepimiz ona döndük.
"Okulum, düzenim orda Jinda hanım. Asıl burda ne yapacağım? Burda kalmam için bir neden yok." Yüzü düsmüştü onunda. Ne yani var da ben mi bilmiyorum ne bu tavırı şimdi?
"Anaaa!" İçeri koşarak Ezman girdi. Kapıdan Hacer hanımı aradı gözleriyle bulduğu gibi de yanına koştu.
"Ne bağrıyorsun eniğin kuyruğuna basılmış gibi?" Tam da onluk bir cevap gerçekten. Tüm gün sesizdi bu karıda sesizliği de ayrı ürpertici o ayrı konu.
"Ana, baba çağtıyor Aden'i." Oda da aşağı yukarı 100 kadın vardı, hepsi aynı anda bana döndü. Ne bakıyorsunuz aq?!
Bir yerimiz mi açıkta kaldı acep?
"Aden ne oğlum, abla diyeceksin abla." Jinda hanımın uyarısı gecikmemişti.
Ezman omuzlarını indirip kaldırdı "bana ne, o benim ablam değildir."
"Neden çağrıyor beni?" Zelal'e dönüp sormuştum bunu.
Bana sıcak bir şekilde gülümsedi. "Seni tüm aşiretlere duyuracak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşiret Ailem
Novela JuvenilKızının varlığından bile haberdar olmayan iki baba ve babasının kim olduğunu bilmeyen bir kız.