Medya: Anlayamıyorum - Akın
Gelino - Ezgi Eyüboğlu
Geçmesin günümüz - DedublümanElif hanım yine babasının korumalarını atlatarak Mardin'e gelmişti. Babası, onun korktuğu ve nefret ettiği ne kadar şey varsa hepsini yapıyordu.
Beger konağı, o gelmese bu konak toz içinde kalıyordu. Barış avrupanın en büyük futbol takımına transfer olmuş, kariyerinde büyük adımlar atıyordu. Kız kardeşide onu yanlız bırakmıyordu tabi.
Oysa ki Savaş öyle değildi. Dağlarda terörist peşinde olan bir özel kuvvet askeriydi, Savaş.
Ona âşıkdı Elif. Elinden gelse bir dakika yanından ayrılmaz, hep onunla yaşardı. Ama babası bu durumu duyduğu an önce Savaş'ı, daha sonra tüm ailesini öldürürdü.
Babası güçlü bir mafya babasıydı, sevgilisi ise askerdi. İyi ve vatan sever bir asker. Babası her fırsatta Elif'i onun gibi bir mafya ile evlendirip güçlü bir müttefik kazanacağını söylüyordu. Babası, Savaş gibi bir askeri asla damat olarak kabul etmezdi. Etmesin de zaten. O pislik için fazla temizdi Savaş.
Savaş ise görevden dönmüş, evde sevdiceğine süpriz hazırlamış; bekliyordu. Onun için, ömrünü vermeye hazırdı. Tek sorun babasıydı lakin.
"Üff buraya gene fare girmiş ya. Her yerde pisliğini bırakmış. Daha geçen sefer ilaçlamıştım gelmesinler diye." Elif söylene söylene birinci kata çıktı. Oradan temizlik mazemelerini alarak aşağıya inecekdi ki ikinci kattan tıkırtı sesi duydu. Savaş, Elif duysun diye ses yapmıştı.
Ona romantik bir yemek hazırlamış, en sevdiği çiçekleri elinde; kapının karşısında bekliyordu.
Elif yavaş ve temkinli adımlarıyla sesin geldiği yemek odasına girdi.
Kapıyı ağırca açtığında karşısında beklediği hırsızdı, Sevgilisi değil. "SAVAŞ?" Hızla boynuna atladı. "Senin burda ne işin var aşkım?" Mutluluktan havalara uçuyordu Elif.
"Seni özledim, bu gün geleceğini bildiğimden erken gelip süpriz yapıyım dedim, ışığım." Savaş sıkıca sarılmıştı Elif'e, sanki sonrasında yaşayacakları acıları bilir gibi. "Gel hadi baş başa yemek yiyelim." Dedi ve sandalyeyi çekerek Elif'i bekledi.
Ona hayran hayran baktı Elif. "Seni hakedecek ne yaptım ben?"
Bu dediğine güldü Savaş "Asıl ben seni hak edecek ne yaptım Sevda ışığım?"
Birlikte yemeğe oturup uzun uzun sohbet ettiler. Birbirlerinin yüzüne uzun zamandır hasret kalmışlardı. Elif İstanbul'da Matematik okuyor, Savaş ise Şırnak'ta askerlik yapıyordu. Çok tehlikeli operasyonlara çıkıyordu Savaş'ın timi. Bir gün şehadet haberi gelecek diye aklı çıkıyordu Elif'in.
"Güzelliğim, ömrümm, hayat ışığım sevdaaamm."
Bu iltifatlar boş yere ardı ardına sıralanmazdı, Savaş gene bir şey isteyecekti Elif'den. "Söyle aşkım."
"Ben diyorum ki, seni babandan isteyeyim artık." Bunu der demez Elif'i bir öksürük tuttu. "Helal aşkım, iyi misin, suyu iç." Bardağı Elif'in ağzına tuttu ve içirdi. Elif daha iyi olunca geri çekildi.
"Savaş, biz bu konuyu konuştuk seninle. Babamın ne işlerle uğraştığını sen de benim kadar iyi biliyorsun. Asker olman bir yana babam sana beni vermez."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşiret Ailem
किशोर उपन्यासKızının varlığından bile haberdar olmayan iki baba ve babasının kim olduğunu bilmeyen bir kız.