10. Bölüm "Hastane"

8.3K 518 71
                                    

Tüm Begerler, arabalara binerek hastaneye doğru yola koyuldu. Aden'in gelişi kimilerine acı verirken, kimilerine de korku verdi.

En başında da, adını söylediğinden beri içinde büyük bir kin besleyen; Hacer hanımın. Hacer hanım, Azat Savaş Beger'in ikinci eşiydi. Kendisi ile yine mecburiyeten evlenmişti Azat bey. Üstelik Jinda hanımda olduğu gibi Elif'in rızası da olmamıştı. Ne olduysa zaten Azat beyin, Hacer hanım ile evlenmesi sonucunda olmuştu.

Elif, ikinci bir ihaneti daha kabullenemedi.

Diyer bir yanda, Aden'i ilk gördüğü andan beri Elif'in bir parçası olduğunu anlayan; Emir bey var.

Emir beyin, tek ve ebedi aşkı Elif. Elif'in Azat'ı sevdiğini bile bile onu hayatının sonuna kadar beklemeye rağzı olan, Emir bey. Hacer hanımın, Aden'e saldırdığını gören Emir; o anda kalbine saplanan sancıyla onu kanatlarının altına aldı.

Ona zarar gelmesi Elif'ine zarar gelmesi demekti. Bir yandan da mutluydu Emir. Elif'i, 'bunca zaman acı çekmemiş, kendine yeni bir hayat kurmuş' diye düşündü. Bu düşüncesi çok geçmeden yerle bir olacaktı lakin, çünkü Elif'i çok acı çekmişti. Ne bir aile kurdurtmuş, ne de Aden'e bir baba verebilmişti bu acısı.

Ev ahalisi, neler olduğunu anlamaya çalışıyordu bir yandan. Kimdi bu kız, nerden çıkmıştı, Azat ağaya ne söylemişti de kalbine indirmişti? Sadece ona değil, Doğu anadolunun en büyük ağalarını ağlatmıştı. İçerde neler olduğunu, hepsi çok merak ediyordu.

'Sevdam' demişti Azat ağa. Hayır, feryat etmişti. Kimdi sevdası? Ailesi dışındaki herkese acımasız olan; Fırat ve Emir ağayı bile hüngür hüngür ağlatan, bu kız kimdi?

Ebedi aşkının, sonsuza kadar ondan gittiğini öğrenen Azat Savaş Beger'in, o anda kalbinin tamamı çekilmişti. Boştu artık o kalp. Ne içinde bir heves ne de sevdası vardı. Mesleğini bırakıp, kirli işler bile yapmıştı. Anadolunun göbeğinden Avrupanın dibine kadar inmişti. Tüm dünya ya adını duyurmuştu. Herkesin imrenerek baktığı bir adam bile olmuştu. Lakin hiç bir şeyde gözü olmamıştı onun. Tek bir şey hariç; Elif. Kış gününde onu ve kardeşlerini gizlice evine alan, okuması için ihtiyacı olamamasına rağmen onunla çalışan. O, askerdeyken kız kardeşine kol kanat geren. Avrupada ki ikizine, antrenör bulan. Ömrünün en karanlık günlerinde tek aydınlığı olan, Elif'i. Onu isterdi bir, onu bilirdi, onu söylerdi.

Çok büyük hatalar yaptı Azat bey. Onun yerinde olsa bir daha yüzüne bile bakmayacağı hatalar hem de, lakin o hepsine eyvallah diyecek kadar seviyordu, bu kimsesiz çocuğu.

Son yaptığı şey hariç. İhanet Elif hanımın ilkilerine kadar işlemişti o zamanlar, bunu da sadece Fırat bilirdi.

Her şeye rağmen bir gün Elif'inin ona döneceğini, en azından ölmeden onu görüp, helalik alabileceğini sanıyordu Azat bey. Lakin ondan geriye sadece ölüm haberi ve bir kız çocuğu gelmişti.

Sahi gelen kızıydı. Ondan kızı olmasını isterdi hep. Gençliğinden beri Elif'inden bir kızı olsa nasıl olurdu, bunun hayalini kurardı. Allah başkasından ona kız çocuğu nasip etmemişti hiç. Hiç kızı olmamıştı, bunun hep Allah'ın bir cezalandırması olarak düşündü. Rüyalarına girip baba diye ağlayarak kaç gecesini zehir etmişti bu hayal. Lakin olmamıştı.

Ama mutlu olmuştu o da bu duruma Emir gibi. Kendini acı geçmişle öldürmemiş yeni bir hayat kurmuş diye düşündü. Onun da aklına o kızın kendi kızları olabileceğı gelmemişti. İlk gördüğünde Elif sanmıştı, Aden'i. O kadar benziyorlardı ki, bu kadar benzeyip başkasından çıkması imkansızdı Aden'in. Elif'in kızıydı o, şüpheye yer yoktu.

Fırat bey ise, bir tarfta kalp kırizi geçiren abisinin, diyer yandan ölüm haberini aldığı kardeşi gibi gördüğü dostunun ölümünü hazmetmeye çalışıyordu. Zordu.

Aşiret AilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin