BÖLÜM 12: UMUT IŞIĞI

1.6K 222 31
                                    


İNSTAGRAM - TİKTOK: "aysegulkalayzengin"

TWİTTER: "aysegulkalay_"

*

Herkese selamlar!

Yeni bölümle sizlerleyim, umarım beğenirsiniz ve bolca yorumla taçlandırırsınız.

Keyifli okumalar

***

Berfu, doğumdan sonraki birkaç haftasını kadın sığınma evinde geçirdi. Yaşadığı onlarca kötü şeyden sonra her şeyi bir kenara bırakıp, sadece kendisi ve bebeğiyle ilgilenebilmişti. Oğlunun yüzüne her baktığında, Burak'ı görür gibi oluyordu. O kadar çok babasına benziyordu ki, bu onun için ödül müydü yoksa ceza mı, hesap edemiyordu.

Minik oğlu, hiç beklemediği bir hızla büyümüştü. İlk doğduğu gün neredeyse avuç içlerini anca dolduruyorken, şimdi kucağını rahatça dolduracak kadar yer kaplıyordu. Onun bu büyüme hızına hem mutlu oluyordu hem de hüzünleniyordu. Çünkü oğlunun ondan başka kimsesi yoktu. Bütün ilklerini tek başına görecekti. Oysa o çocukluğundan beri bu anların hayalini hep kalabalık bir aile içinde kurmuştu. Etrafında neneler, dedeler, halalar, dayılar derken bir sürü insan olacak diye düşünmüştü. Ama şimdi oğluyla bir odada, tek başınaydı.

İlk sütünü emzirdiğinde ve sütünün gelmediğini düşündüğünde, yaşadığı çaresizliğe tek başına ağlamıştı. Onun ilk gülüşünün mutluluğunu yine tek başına yaşamıştı. Önceki hafta yaptığı aşıdan dolayı ateşlenip, ateşi düşmediğinde ise yine tek başına korkuyla sabahlamıştı. Sütünü emerken boğulacak gibi olduğunda, tekrar düzenli nefes alana kadar yine ve yine tek başına yaşadığı korkuyla mücadele etmişti.

Gecelerce uykusuz kaldığı için dinlenmeye ihtiyacı olsa da bebeğini kimseye emanet edip bir saat dahi uyuyamıyordu. Bu yüzden psikoloji oldukça bozulmaya başlamıştı. Ara ara ağlama krizi yaşadığında oğlunu korkutmamak için sessizce ağlamaya çalışıyordu. Bazen bir kumaş parçasını ağzına tıkıştırıp ısırıyordu ki sesini bastırsın ve kimse ağladığını duymasın.

Anne olmak zordur. Yalnız anne olmak, çok daha zordur.

Berfu, bu zorluklarla başa çıkarken bir yandan da yeni bir hayat kurmak için iş bakınıyordu. Artık herkes bulaşıkçı ararken bile tecrübeli diye not düştüğü için bazen delirecek gibi oluyordu. Hele de abuk sabuk şeylere üniversite diploması istenmiyor muydu, o anlarda kendini parçalayası geliyordu. Çünkü hem tecrübesizdi hem de yeni doğmuş bir bebeği vardı. Yani işe alınmaması için resmen tüm şartlar mevcuttu.

Gazetede iş ilanlarını gezerken, gördüğü yüzle duraksadı; Ayşegül Kahraman.

Habere dikkat kesildiğinde, Ayşegül'ün kurduğu derneğin dördüncü yıl kutlaması olduğunu fark etti. Dernek, lösemili çocuklar için kurulmuş bir yardım derneğiydi. Ayşegül ise yıl dönümü kutlaması aracılığıyla kısa bir röportaj vermişti. Röportajında, yıllar önce kaybolan kocasının bir anda ortaya çıkmasında ve süren tedavi sürecinden bahsetmişti. Tüm aile olarak, bir zamanların en tanınan iş insanı Arslan Kahraman'ın eskisi gibi sağlıklı olması için çaba sarf ettiğini dile getiriyordu. Haberi okurken, bir anda Burak'ın adı geçti. Berfu, heyecanla devamını okuduğunda, gözyaşlarını tutamadı. Çünkü Burak, onu bırakıp gittiği günden beri sadece abisiyle ilgilenmişti. Ayşegül Kahraman, tüm hayatını abisine adadığından bahsediyordu.

EMANET 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin