İNSTAGRAM - TİKTOK: "aysegulkalayzengin"
TWİTTER: "aysegulkalay_"
*
Herkese selamlar!
Yeni bölümle sizlerleyim, umarım beğenirsiniz ve bolca yorumla taçlandırırsınız. Bir süre hikayeden mental olarak uzaklaştım ama toparladım çok şükür... Bu arada bölüm sadece Arslan ve Ayşegül üzerine yazıldı, bu bölümden sonra tamamen Burak ile Berfu'ya yöneleceğim. Onlarında hikayesinde kırılma noktaları olacak, uzun uzun onları okuyacağız gelecek bölümlerde...
Bu ara vermelerimi engellemek için hem kendime motivasyon olsun hem de sizi bekletmemek adına bölüm günü belirleyelim istiyorum. Bölüm günü ve saatiyle alakalı önerileri bu satıra bırakabilirsiniz. Hem benim için hem de sizin için uygun bir gün ve saatle, her hafta bölüm yayınlayalım. Hatta yapabilirsem, bunu haftada iki güne çıkarmak istiyorum ki böyle uzun uzun özleşmeyelim.
Neyse buyurunuz bölüme, satırları yorumsuz bırakmayın.
Keyifli okumalar
***
"Nereye gittiğimizi söylemeyecek misin?"
Ayşegül'ün sorusuna, Arslan sadece küçük bir tebessümle karşılık verdi. Karısına cevap vermekten ziyade, kendi içinde sakinleşmeye çalışıyordu. Yaptığı şeyin doğru olup olmadığı noktasında emin değildi. Bir buçuk yıl öncesine dönmek istemiyordu. Bugünkü haline gelmek için çok çabalamıştı. Hâlâ bile çabalamaya devam ediyordu. Ruhundan ve zihninden silinmeyen acıları, tek tek unutmaya gayret ediyordu. Şimdi Ayşegül'ü götürmek istediği yerde, her şey başa sarabilirdi. Zaten psikiyatrisi Gökhan Bey de bunun iyi bir fikir olmadığı kanaatindeydi.
Ancak bunu göze almak zorundaydı!
Sevdiği kadını, kalbindeki aşka inandırmak için tek yolu buydu!
Ne dese ya da ne yapsa da ona kalbini bu denli gösteremezdi. Ona çaresizliğini, umudunu, yaşamak için nasıl çabaladığını göstermeliydi. Bu yüzden bu riski göze alıyordu.
Ayşegül ise Arslan'ın kiraladığı tekneyle, denizin üzerinde nereye gittiğini bilmeden merakla oturuyordu. Ecrin'i hastaneden çıkardıktan sonra, Selim'le onu ilk uçakla Türkiye'ye uğurlamışlardı. Devamında ise Arslan'ın peşine takılmış ve o nereye dediyse oraya gitmişti. Çünkü hastanede cevabını veremediği o sorunun cevabını kendi de merak ediyordu.
Arslan'la evlendiğine pişman mıydı?
İnsan bazen kendi kalbine bile yabancılaşırdı. Ayşegül, tam olarak o evredeydi. Ama artık cevap istiyordu. Hem kendisi için hem de Arslan için!
Görüş açısına gördüğü küçük adalara benzer bir ada girdiğinde kaşlarını çattı. Adaya yaklaştıkça, adanın en tepesinde eski bir yapı olduğunu fark etti. Eski taşlardan inşa edilen yapı, küçük bir kaleyi andırıyordu. Yapıyı çevreleyen siyah taşlar, şimdiden ruhunu daraltmaya yetmişti.
"Çok eski bir zamanda, idam mahkumları için yapılmış bir tür cezaevi..." diye anlatmaya başlayan Arslan, Ayşegül'e yapıyla alakalı bilgi vermeye devam etti. "Burası genelde kralın, işkence evi gibi bir şey... Öncede burada mahkuma yoğun işkenceler uygulayıp, sonrada idam ediyorlarmış. Tam olarak hangi suçları kapsadığını bilemiyorum çünkü dediğim gibi kralın özel işkence hanesi gibi bir yer. Haliyle herhangi bir adamın gözünün üstünde kaşı var diye bile getirilmesi çok olası."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EMANET 2
RomanceFransa'da tanıştığı Berfu'yu ansızın terk eden Burak, yaptığı hatanın bedelini aşkını kaybetmekle öder. Burak'ın terk etmesinden sonra hamile olduğunu öğrenen Berfu, onun için çok zor bir döneme geçiş yapar. Tek başınadır ve parasızdır. Doğumdan son...