İNSTAGRAM - TİKTOK: "aysegulkalayzengin"
TWİTTER: "aysegulkalay_"
*
Herkese selamlar!
Yeni bölümle sizlerleyim, umarım beğenirsiniz ve bolca yorumla taçlandırırsınız.
Keyifli okumalar
***
"İnanmıyorum, bu çok güzel bir haber! Bunu kutlamalıyız!"
Ayşegül'ün bu coşkulu hâli, Berfu'yu mahcup şekilde gülümsetti. Onunla bu kadar çok ilgilenmesi ve bir şeyler güzel gittiğinde, sakin kendi hayatında güzel şeyler olmuş gibi tepki vermesi onu mahcup hissettiriyordu. Onlarla yaşamaya başladığından beri, oğluyla alakalı hiç endişelenmiyordu. Herkes o ve Aras mutlu olsun diye büyük bir çaba içindeydi. O intörn doktorluk için hastane hastane gezerken, bir an olsun oğlu için korku hissetmiyordu. Velhasıl, insanın hayatında sırtını dayayabilecek birilerinin olması ne kadar da güzelmiş! Berfu, bunu son zamanlarda çok daha iyi görüyordu. Ve bu sebeptendir ki, babasına olan kırgınlığı büyüdükçe büyüyordu. Hiç tanımadığı insanlar bile ona sahip çıkarken, babası bir gurur uğruna onu yok saymıştı. Bilinmeze itmişti.
"Kutlamaya gerek yok, basit bir intörn doktorluk sürecim olacak. Hepsi bu." Ayşegül, onun mahcup haliyle gülümseyip uzandı ve Berfu'nun kollarını elleriyle tuttu. "Bu basit bir şey değil, Berfu. Bu senin hayata karşı kazandığın ilk zaferin ve asla son olmayacak. Bir kadın, kendi kaderini yazabilecek güce sahip olduğu sürece zaferleri sonlanmaz. Ve sen, artık kendi kaderini yazabileceğin o ilk zaferi kazandın!"
"Ben hiç bu şekilde düşünmemiştim."
"Düşünmeye başlasan iyi olur. Çünkü önünde upuzun bir hayat var ve çok kez seni kıracaklar. Ama sen artık seni kırmak isteyen herkese kapını kapatacak güce sahipsin. İşte tam da bu yüzden, bunu kutlamalıyız."
Ayşegül dönüp mutfağa ilerlerken, Berfu derin bir soluk içine çekti. Ayşegül haklıydı, artık kendi hayatına yön verebileceği bir hayatı vardı. Kimseye muhtaç değildi, kimseden medet ummak zorunda değildi. Bunun verdiği özgüvenle derin bir nefes daha alıp ferahladı. Gözlerini zorlayan yaşları, akmadan gerisin geri itti. Mutluluktan dahi olsa ağlamayacaktı çünkü o yeterince ağlamıştı, şimdi gülmek zamanıydı!
***
Vakit akşamı gördüğünde, Ayşegül bahçeye uzun bir yemek masası kurmuştu. Hamileliği onu yorsa da hâlâ sevdikleri için bir şeyler yapabilecek güce sahipti. Bu yüzden bahçeyi ışıl ışıl minik lambalarla da süslemeyi ihmal etmemişti.
"Başka bir şey kaldı mı?" diye soran Arslan, elindeki mantı tabağını da masaya yerleştirip ışıklarla ilgilenen karısına döndü. Ayşegül ise ona dönmeden yanıt verdi. "Sanırım kalmadı."
"O zaman gel ve otur artık, bu halinle yeterince ayakta dikildin."
"Ne varmış halimde?" diye huysuzca soran Ayşegül, dönüp masaya doğru ilerlerken huysuz sözlerine devam etti. "Ben hasta değilim, hamileyim. Yani her şeyi yapacak güce hâlâ sahibim."
Arslan, Ayşegül'ün oturacağı sandalyeyi geriye çekip oturması için hazırladı. Karısı gelip oturduğunda, o da boştaki sandalyelerden birini çekip karşısına oturdu.
"Her şeye gücünün yettiğini biliyorum ama bence kendini süper kahraman gibi görmenin de lüzumu yok. Bırak birazda evdeki diğer gereksizler uğraşsın."
![](https://img.wattpad.com/cover/313087168-288-k784964.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EMANET 2
RomanceFransa'da tanıştığı Berfu'yu ansızın terk eden Burak, yaptığı hatanın bedelini aşkını kaybetmekle öder. Burak'ın terk etmesinden sonra hamile olduğunu öğrenen Berfu, onun için çok zor bir döneme geçiş yapar. Tek başınadır ve parasızdır. Doğumdan son...