BÖLÜM 13: KIYAMET

1.3K 202 46
                                    


İNSTAGRAM - TİKTOK: "aysegulkalayzengin"

TWİTTER: "aysegulkalay_"

*

Herkese selamlar!

Yeni bölümle sizlerleyim, umarım beğenirsiniz ve bolca yorumla taçlandırırsınız.

Keyifli okumalar

***

"Seni böyle korkutarak buraya getirttiğim için üzgünüm ama şu an için başka yolum yoktu, Berfu. Ayrıca bebeğin güvende, bundan emin olabilirsin. Polis arkadaşlar oğlunla gayet iyi ilgilenecekler."

Simay'ın kısa açıklamasından sonra, Berfu etrafına baktı. Eski harabe bir fabrikada olduğunu fark etti. Burada ne aradıklarını anlamasa da artık kendini güvende hissediyordu. Sonuçta karşısında bir savcı ve etrafında da birkaç polis memuru vardı. Bir suç işlemediği için onlardan yana korku duymuyordu.

"Beni neden buraya getirdiniz?" diye sorduğunda, Simay oturduğu sandalyede dikleşti. Tam karşısında oturan kızı kısa bir an süzüp gülümsedi. "Sana ihtiyacımız var."

"Hangi konuda?"

"Neşet Akbaba..." dediğinde, Berfu'nun gözleri büyüdü. Bu ismi duymayı beklemiyordu. "Bakın yemin ederim benim onunla bir alakam yok. Sürekli peşimde, ondan kaçmaya çalıştıkça beni buluyor. Kurtulamıyorum!"

"Biliyorum Berfu, lütfen sakin ol. Sana durumu şu şekilde izah edebilirim..." diyen Simay, ciddi bir tavırla boğazını temizledi ve her şeyi anlatmaya başladı. "Öncelikle biz Neşet'i bayadır takip ediyoruz ve işlediği suçların farkındayız. Ancak Neşet, bizim için buzdağının görünen yüzü... Biz görünmeyeni istiyoruz."

"Anlayamıyorum. Benimle ne alakası var bunun?"

"Neşet'in senden istediği şeyi biliyoruz ve sende bize bu konuda destek vereceksin."

"Ama..." diyen Berfu, bir an ne söyleyeceğini bilemedi. Onun bu karmaşıklığını, Simay çözdü. "Bak Berfu, senden istediğimiz şey kolay değil ama senden başka bir adayımız yok. Neşet seni istiyor ve sana güveniyor. Senin çaresizliğin onun için bulunmaz bir nimet, bu yüzden bize yardım etmelisin."

"Siz benden ne istediğinizin farkında mısınız?"

"Evet."

"Ben yardım edemem. Hem benim bir bebeğim var, onu öyle bir yere götüremem."

"Oğluna sen yokluğunda çok iyi bakacağımıza dair şeref sözü veriyorum."

"Ben oğlumdan ayrılamam!" diyen Berfu, dehşet bir şekilde Simay'a bakıyordu. Simay ise durumdan hoşnut olmadığını belli edercesine kaşlarını çattı.

"Berfu, hiç evladını kaybetmiş bir anneyle karşılaştın mı?"

"Hayır ama evladını toprağa vermek çok zor olsa gerek."

"Ben ölmesinden bahsetmiyorum, kaybolmasından bahsediyorum. Evladını kaybeden bir anne gördün mü hiç?"

"Hayır..." diyen Berfu, Simay'a anlamaya çalışarak baktı. Simay ise sesinin titremesini engellemeye çalıştı. "Ben gördüm. Hem de çok fazla... Nasıl bir şey biliyor musun, araf gibi... Ben bir annenin, inşallah ölmüştür deyişini duydum. Çünkü dünya o kadar kötü bir yer ki, bir anne çocuğunun başına gelecek ihtimallerdense ölmesini tercih ediyor. Böylesine yoğun bir azap hâli... Mezar taşı olsa, yüreği bu kadar yanmaz."

EMANET 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin