Burada yattıkça kardeşime ihanet ediyor gibiydim. Doğru değildi bu.
Ayaklandım ve gözyaşlarımı sildim.
"Ne oldu-" diyecekken konuşmasını dinlemeden hızlıca içerden çıktım. Kapıyı arkamdan kapattım ve yaslandım duvara.
"Kendine gel Heeseung. Yakınlaştığın kişi kardeşini yaralayan kişinin kardeşi. Abisi ne kadar suçluysa o da o kadar suçlu olabilir."
Ama sonuç olarak Jaeyun'un bir suçu yok.
Siktir cidden bu durumda bir de başıma aşk meselesi mi açılacak?
Hangi biriyle baş edeceğim?
Cebimden telefonumu çıkardım ve Sangkyu'yu aradım.
"Buyrun efendim?"
"Bir haber var mı?"
"Yok."
"Babam?"
"Babanız hâlâ içerde- Bir dakika."
"Ne oldu?"
"Bir doktor çıktı. Babanızın ismini sesleniyor. Bir dakika." dedi ve sesi kapattı.
Bir süre sonra sesi açtı.
"Efendim."
"Ne olmuş?"
Boğazını temizledi ve "Ben bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama babanızı kaybetmişiz."
"Ne?"
Telefon elimden düştü. Etraftaki sesler sustu.
Ben ne yapacaktım?
Ağlayamadım ama. Babamı o kadar içten içe affedemiyordum ki ağlayamadım bile. Tek aklımdaki şey Mingyu'ydu. Mingyu uyanacaktı ve ben ona nasıl açıklayacaktım babama olanı? Ben babamın ölümünün ve onun bu durumda oluşunun benim yüzümden oluşunu nasıl ona açıklayacaktım?
Ben kendimi nasıl affedecektim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Him&I | Heejake
Fanfiction"Her bir ayrıntısı beynime işlemiş, dokunuşu vücuduma kazınmış ve dudaklarıysa beni hayata geri döndürmüş. Nasıl affedemem onu gülümsememin tek sebebi olurken?"