35. Bölüm

345 33 331
                                    

Bebeklerim biliyorum beklettim sizleri ama güncel hayatımın gidişatı çok yorucu geçtiği için ancak vakit bulabildikçe yazabildim. Affedin... daha fazla bekletmeden hemen sizleri beklettiğim için özür diliyor, yeni bir bölüm ile başbaşa bırakarak son paragraf ile bana söveceğiniz bir bölüm yayınlıyorumm 🤭🤭🤭













Küçük bedenin uykulu gözleri yine sağ yanındaki buz gibi hissettiren boşluğu görerek başladı yeni sabaha. İç çekti sıkıntıyla. Bir haftadır babacığı tarafından görünmez bir hayalet olduğu için her sabaha neredeyse ağlayarak uyanıyor, babacığının yattığı tarafı boş gördükçe içi titriyor, kalbinin ağrısı artıyordu. Gün içerisinde evde yalnızdı koskoca bir haftadır. Babacığı erkenden kalkıyor okuluna gidiyor, akşam saatlerinde de dönüyordu. Bu kadar saat içerisinde ise Wooyoung koca evde yapayalnızdı. San evde olsa bile Wooyoung ile gerekmedikçe konuşmuyor, aynı ortamda bulunmuyordu. Küçük olan da yaklaşmıyordu sevgilisine. Dokunmak, öpmek, kucağına atlamak için yanıp tutuşsa da yapmıyordu. Yüzüne bile bakmayan sevgilisinin bulunduğu odaya gerekmedikçe girmiyordu bile. Öyle ki, babacığına gün içerisinde dokunamadığı, öpemediği, sarılamadığı için kendince bir taktik geliştirmişti. San yatağa gelmeden önce uyuyor numarası yaparak babacığının yanına uzanmasını bekliyor, uyuduğuna emin olduktan sonra ise yavaşça bedenini ona çevirip izliyordu karanlığa alışan gözleri sayesinde belirginleşen çehreyi. Parmak ucuyla hissettirmemeyi umarak çene çizgisini okşuyor, dudaklarına bastırdığı parmakları uyuduğunu sandığı sevgilisinin dudaklarına bastırarak öpüştürüyordu. Babacığı ise hepsinin farkındaydı. Wooyoung'un ona yaptığı gibi uyuyor taklidi yaparak çaresiz sevgilisinin hareketlerini hissediyordu teninde. Engel olmuyordu. Hiçbir tepki vermiyor ya da ertesi sabah olduğunda geceki davranışlarından bahsetmiyordu. İzin veriyordu. Çünkü küçüğünün yapabildiği tek şey gece boyunca dakikalarca babacığına dokunmaktı. Gün içerisinde tam anlamıyla San'a yapacağı her şeyden men edildiği için gece sahip olduğuna da babacığı müsamaha gösteriyordu.

Dayanamıyordu artık. Babacığı ile barışmak istiyordu. Dokunmak için can atıyordu resmen. San evde yokken kıyafetlerini giyiyor, yorgana ve yastığa sarılarak onu hayal ediyor, kokusunu içine çekerek özlem duyduğu kişi için göz yaşlarını akıtıyordu. Öyle ki, gözlerinin kızarıklığı bir haftadır geçmiyordu. Bedenindeki yaralar geçmiş olmasına rağmen gözlerindeki kızarıklık yerini koruyordu. Artık ağlamaya bile gücü kalmamıştı. Her sabah gördüğü boşluk, evde tek olmak, babacığı evde olsa bile onunla konuşmaması ve görmezden gelmesi mahvetmişti onu. Kalbi dayanamıyordu. İsyan etmesine ramak kalmıştı bile. Çünkü babacığının vermiş olduğu cezanın üzerinden bir hafta geçmiş, yeni haftaya gireli de iki gün olmuştu. Ve hâlâ devam ediyordu. Babacığı ona ceza vermeye devam ediyordu. Ama Wooyoung artık bitsin istiyordu. Cezası bitsin ve babacığı ile eskisi gibi oldun istiyordu. Katlanamıyordu artık görmezden gelinmeye, yok sayılmaya, konuşmamaya. Katlanamıyordu.

Birçok kez evine gitmek istedi ama yapamadı. Babacığı ile arası daha kötü olur diye düşündüğü için gidemedi. Arkadaşları ile de konuşmuyordu. Onlar yazsa da cevap vermiyor ya da kısa bilgilendirmeler yaparak geçiştiriyordu. Fakat sabrının sonuna gelmişti. Canına tak etmişti. Birileri ile konuşması gerekiyordu. Günlerdir parmaklarını geçmeyecek kadar kelime ya da cümle söylemişti. Onların haricinde ağzını bıçak açmıyordu resmen. Dili tutulmuştu da o sebeple konuşamıyordu sanki. Ama sabrı taşmıştı. Babacığı ile konuşamadığı için birileri ile konuşması gerekliydi. Bu yüzden hızlıca komodinin üzerinde duran telefonunu aldı eline. Yakın arkadaşı olan Yeosan'a mesaj attı hemen.

Jung Wooyoung
Yeosang.

Kang Yeosang
Arıyorum.

Woosan [Texting-Düz yazı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin