38. Bölüm

241 32 290
                                    

Bebeklerrrrr ben gelmek yine wattye yayınlamak yine bir yb. Woo için üzüleceğiniz San için söveceğiniz bir bölüm bu arada bilginize hihiihihhi. Başka bir kaos olmayacağı için biraz daha uzatmak istedim diye bu bölüm ve sonrasında gelecek yblerde de kaosa devam edeceğim. Kızmayın lütfen, teşekkürler öpüldünüz her yerlerinizden 😽😽
















Küçük beden başını yasladığı göğüsten kaldırdı, elini yumruk yaparak gözünü ovuşturdu. Görme yetisi netleştiğinde ise derince bir iç çekti perdesi açık pencereden aydınlanmaya başlayan gökyüzüne bakarken. O uyanmış olmasına rağmen büyüğü yanında düzenli şekilde nefes alıp vererek uyuyordu. Wooyoung çenesini yasladı sakince inip kalkan göğse, izledi alttan bakarak. Öyle yorulmuşlardı ki yatağa yatar yatmaz uyuya kalmışlardı. Fakat Wooyoung yorgunluktan bitap düşerek uyuduğu halde aniden uyanmıştı. Babacığı ise onun aksine devam ediyordu derin uykusuna. Halbuki genelde mışıl mışıl uyuyan esmer beden olur, babacığı da onu izlerdi dakikalarca. Ama şimdi durum değişmiş, uyuyan San, dakikalarca izleyen de Wooyoung olmuştu.

Küçük olan parmak uçlarıyla çıplak teni okşuyordu yavaş hareketlerle. Babacığını izlediği için gözlerini kırpmamaya direniyordu. Uzun süredir uzak oldukları için her anı değerlendirmek istiyordu. Öyle özlemişti ki istediği gibi tarif edememişti. Babacığının kontorlünü kaybetmesine neden olacak şekilde konuştuğu halde yeterli gelmemişti ona. Asla tatmin olmamıştı. Çünkü duyduğu özlem, içinde yanıp tutuşan o duyguları tarif edebileceği kelimeler yoktu. Cümleler kuramazdı hislerini anlatacak.

Wooyoung her ne kadar babacığı ile sevişmiş olsa da aklındaki soruların cevabını almadığı için, sorunlarını konuşmadıkları için kendini rahat hissetmiyordu. Mesela babacığı uyandığında onunla barışmış mı olacaktı? Ya da devam mı edecekti cezaya? Gerçekten affetmiş miydi onu? Yaşadıkları durum bitmiş miydi tamamen? Artık eskisi gibi olacaklar mıydı? İşte aklındaki bu düşünceler yüzünden rahat değildi asla. Cevaplanmamış onca soruya yanıt almalıydı sonuçta. Artık konuşup bir sonuca varmalılardı. Aralarındaki her ne ise çözülmeliydi. Ve Wooyoung da bunu yapacaktı. Aklındaki tüm soruları soracak, hepsine teker teker yanıt aldıktan sonra bu durumu tamamen sonlandıracaklardı.

Uzandığı yerden kalktı, oturur pozisyona geçti aniden. Deliğine krem sürmüş olsa da canı yandığı için kısık bir inilti döküldü kurumuş dudaklarından. Fakat altındaki zonklamayı göz ardı ederek uyumaya devam eden babacığını sarsmaya, adını sayıklamaya başladı.

"Sanniee~ uyan."

Bir eliyle göğsüne yasladı, diğer eliyle de kolunu kavradı ve hızlı hızlı hareket ettirdi. Büyüğü ise kaşlarını çattı, genişlemiş burun deliklerinden sert soluklar alarak mırıldandı anlamsızca. Wooyoung ise durmadı. Hem sarsmaya hem de adını söylemeye devam etti.

"Sanniee~ uyan diyorum. Kalk artık. Konuşmamız gerekiyor."

Yüksekti sesi. Öyle ki, büyük olan sinirle gözlerini açtı sarsılmanın ve kulaklarını dolduran sesin gerçek mi yoksa rüya mı olduğunu bilmek için. Yanında dizleri üzerine çökmüş bedenini sarsmaya devam edenin bir rüya olmadığını fark etti hemen.

"Neler oluyor?"

Boğuktu sesi. Henüz yeni uyandığı içindi. Sesi boğuk olsa da siniri anlaşılır tondaydı. Mimiklerinden de anlaşılıyordu elbette uyandırıldığı için sinirli olduğu. Fakat küçük olan umursamadı babacığının sinirini. Uyandığı için sarsmayı bıraktı ve konuştu.

Woosan [Texting-Düz yazı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin