Bebeklerim bayram nedeniyle kapalıydık, kusuruma bakmayınız. Yeni bir m ile karşınızdayım, iyi okumalar dilerim. Muck muck muckladım her birinizi. 😽😽😽
"Ben çıkıyorum bebeğim."
Kapının önündeki alanda ayakkabılarını giyerken konuştu büyük olan. Esmeri de çıplak ayaklarıyla koşar adım yaklaştı iki büklüm duran bedenin yanına. Atladı sırtına, büyük olan dengesini kaybettiği için yığıldı ikisi de. Küçük beden babacığı ayaklanmaya çalışırken omuzlarından ittirdi sertçe, oturdu kasıkları üzerine. Elleri omuzlara tutunurken kalçası oturmayı en sevdiği yerdeydi. Memnuniyetle sırıttı üstten baktığı bedene. Pembe diliyle dolandı kalın dudaklarının üzerinde, yavaş yavaş yaklaştırdı yüzünü keskin çehreye. San genişlemiş burun deliklerinden soluklar alırken izliyordu kısık bakışlarıyla yüzüne yaklaşan arsız sevgilisini. Wooyoung babacığının yüzü ile arasında santimler varken durdu. Burnuyla burnunun ucuna sürtündü nazikçe, omuzlara sabitlediği ellerinden birini yanağına çıkardı, baş parmağıyla okşadı. Kalın dudaklarını araladı, aralıktan sızan sıcak nefesi ile esti büyüğünün dudaklarına. Büyük olan da ellerini havaya kalkmış kalçalara götürdü, sıkıştırdı, okşadı, çekiştirdi iki yana. Wooyoung kalçalarındaki ellerin hareketi sayesinde irkildi önce, her bir harekette dudaklarını ısırdı, gözleri yuvalarında döndü ve inledi kısık seslerle.
"Ne kadar arsız olduğunu biliyor musun?"
Küçük olan cevap vermedi. Hâlâ kalçalardaki ellerin esiriydi.
"Ya da ne kadar doyumsuz olduğunu?"
Sertçe tokatladı büyük eli altındaki dolgun eti. Wooyoung'dan ise yüksek sesli bir inleme geldi.
"Ya da... ne kadar azgın olduğunu biliyor musun? Hım?"
Her iki yanağı da sıkıştırdı sertçe. Küçük olan yine inledi babacığının yüzüne. Alt dudağını emdi ve bir cevap vermesi gerektiği için başını salladı yavaşça.
"Evet arsızım ya da doyumsuzum ya da azgınım çünkü senin gibi birisine sahibim ve her fırsatı değerlendirmek istiyorum."
Dudağını dudağına sürttü.
"Çünkü tanrı gözdesiyle ilgilenmek istiyor."
Wooyoung'un kurduğu cümleye kıkırdadı her ikisi de. Hemen ardından ise ıslak bir öpücük başladı. Aslında geç bile kalmışlardı öpüşmeye. Küçük olan erken davrandı ve dilini babacığının ağzına gönderdi. Uzunca bir süre turladı içinde. Her ikisinden de iniltiler dökülüyor, birbirlerine sürtünüyor ve ıslak sesler çıkarıyorlardı. Fakat uzun sürmemeliydi. Çünkü San'ın yetişmesi gereken dersi vardı. Bu yüzden de hiç istemese de büyülü anı bozmak zorunda kaldı. Ayırdı dudaklarını salyaları akarken. Küçük olan elbetteki kaşlarını çatarak baktı babacığına.
"N-niye?"
Sızlanarak söylendi. Büyüğü de yanaklarını kavradı ve öpücükler kondurdu.
"Derse yetişmem gerek bebeğim, biliyorsun."
Sızlanmaya devam etti yüzünü buruştururken. Bu güzel anın bozulmasına sinirlenmişti tabii.
"Of!"
Açıktaki baldırları okşadı büyük elleriyle. Birkaç kez pat patladı esmer teni. Bu da kalkması için verdiği bir işaretti. Küçük olan anladı ve sızlansa da kalktı oturduğu kasıkların üzerinden. Büyüğünün kalkmasını izlerken kaşları çatılı şekilde ofluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Woosan [Texting-Düz yazı]
Fanfiction@kittywoo is back 🙀 [Woosan] +daddyking +ageplay +18 smut