43. Bölüm [M]

348 19 100
                                    

Bebeklerim biliyorum sizleri çok beklettim ama güncel hayat zorlu geçtiğinden yazmaya vakit bulamadım. Bu yüzden affınıza sığınıyorum. Ama geç de olsa güzel bir devam bölümü daha yazdım ve sizlerin huzuruna sunuyorum. Keyifle okumanızı diliyor ve daha fazla zamanınızdan çalmadan gidiyorum, öpüldünüz 😽😽😽😽


















"Hiç yaşamadığın o hisleri yaşatacağım sana bebeğim."

Esmer beden tüylerinin diken diken olması ile irkildi, titrek bir nefes verdi aralık dudaklarından.

"Tüm benliğimle bekliyorum babacığım."

Büyük olan yutkundu seslice. Halihazırda kararmış gözleri kısıldı, çenesi gerildi küçüğünün istek dolu kelimelerine. Dizleri üzerinde, parlayan gözlerle ona bakan bebeğini kaldırdı yavaşça. Sırtını çarşaflarla buluşturduktan sonra dizleri üzerine geçen San oldu. Altında yatan bedeni izledi bir müddet.

Esmerine baktığında onun kusursuzluğunu her defasında yeniden keşfediyordu resmen. Wooyoung’un çarpıcı yüz hatları, yumuşak ifadesi, sanki bir sanat eseri gibi mükemmeldi. Gözleri, gecede karanlık gökyüzünü aydınlatan ay gibi San’ı içine çeken bir güce sahipti. Her bakışı, her gülüşü, San’ın kalbini hızlandıran bir büyü gibiydi sanki. Vücudu adeta heykeltraşın elinden çıkmış gibi pürüzsüz ve mükemmeldi, zarif omuzları, ince beli ve kolları, sütun gibi bacakları... Kısacası ona ait olan her bir santim San’ı etkileyen detaylardı. Ama asıl çekici olan, Wooyoung'un içinde saklı olan o sakin güçtü. Her şeyi kontrol edebilen o güç San'ı mahvediyordu. Onu etkilemek için yaptığı her hareketi öyle mükemmel yapıyordu ki, San ona baktıkça Wooyoung’un her şeyin ötesinde, kendisi için yaratılmış kusursuz bir varlık olduğunu hissediyordu.

"Bebeğim sen çok güzelsin."

Dudaklarından dökülen kelimeler gülümsetti bebeğini. Kalbi kıpır kıpır oldu. Karnındaki kelebekler biraz daha çıprtı kanatlarını. Babacığının dudaklarından güzel olduğunu duymak hayatında onu mutlu edecek nadir şeylerden biriydi.

Büyük elleriyle okşadı açıkta kalan baldırları. Aşağı yukarı hareket ederken arada parmakları arasında sıkıştırıyordu esmer teni. Öyle güzel, öyle pürüzsüz, öyle kusursuzdu ki gördüklerini bir başkasının görmesini istemezdi. Bu mükemmelliği yalnızca o görmek istiyordu. Tanrısını yalnızca o görmeliydi. O dokunmalıydı. O inletmeliydi.

Eğildi hızlı hızlı nefes alan bebeğinin üzerine. Bacakları okşadığı ellerini siyah tutamlara yasladı, kulaklara dikkat ederek okşamaya başladı nazikçe. Dudaklarını alnına bastırdı önce. Şakağına da kondurdu ince derisini, oradan yanağına, burun çizgisine, çenesine ve kırmızının en güzel tonu olan dudaklara kapandı son olarak. Öyle nazik öpüyordu ki, sanki kırılacak bir eşyaydı esmerinin tadına doyamadığı dudakları. Alt dudağı emdi yavaşça, küçüğünden ise inilti duydu.

"Nngh."

Bir kez daha emdi.

"Ah."

Duyduğu inilti penisine elektrik gönderiyor, sızlatıyordu. Büyük elleriyle saçları okşarken kaygan dili giriverdi sıcak mağaraya. Ezbere bildiği noktalara ulaştı hızlıca. Damağına, dişlerine ve diline. Esmerinin dili üzerinde öyle güzel kayıyordu ki her hareketinde içinde bir ateş yanıyor, sanki tüm bedeni eriyip kayboluyordu. Çıkan yapışkan sesler her ikisininde kasıklarını titretiyordu. Wooyoung alt tarafını babacığının belirginleşen penisine sürtmekten yorulmuştu bile. Gücü kalmamıştı. Öpücüğe o kadar kapılmışlardı ki nefes alamadıklarının farkına ancak ciğerleri sıkışmaya başladığında varabilmişlerdi. Küçük olan her ne kadar sıcak dil ile ağzının becerilmesini istese de nefes alamadığı için büyüğünü omuzlarından ittirdi hafifçe. San ilk başta aldırış etmedi fakat duyduğu iniltiler ile hemen ayrıldı ıslak sesler çıkararak.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 29 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Woosan [Texting-Düz yazı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin