Bebekler kusuruma bakmayın bölümün yazısı uzun sürdüğü için geç atıyorum. Ancak bitirebildim. Ama uzun sürmesine değdiğini düşünüyorum. Feels geçirtecek bir bölüm olsun diye uğraştım. Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar diliyorum veee sizleri muck muckluyorumm 😽😽
Wooyoung titreyen parmağı ile kapının ziline bastı. Gözlerini yumdu, nefesini dizginlemeye çalıştı. İlk buluştuklarında hissettiği duyguların kat kat fazlası cereyan ediyordu küçük bedeninde. Sanki daha önce hiç görüşmemişler, sarılmamışlar, öpüşmemişler, sevişmemişler ya da aynı yatakta uyumamışlardı. Aslında çok fazla ve yakın vakit geçirmişlerdi. Ama küçük olan yine de her buluşmada yaşadığı heyecanı atlatamamış aksine katlandıkça katlanmıştı.
Çelik kapının açılması ile yüzüne vuran mest edici sıcak koku gözlerini açmasına, babacığının gülümseyen yüzüne bakmasına neden oldu. Karşısındaki, içine alev parçaları düşüren ve düştüğü yeri yakan gülümsemeyle bakarken o da gülümsedi aynı hisleri barındıracak şekilde.
Büyük olan küçüğünün ne olduğunu anlamasına fırsat vermeden kolunu beline attı ve hızlıca göğsüne yasladı titreyen bedeni. Wooyoung ayak pamak uçlarından destek alarak ve büyüğünün omuzlarına sıkıca tutunarak yüzüne baktı şaşkınlıkla. Dudaklarını aralayıp konuşmak istediğinde ise babacığının ince derisiyle alt dudağını emmesi bir oldu. Anında karşılık verdi öpücüğe. Üst dudağı sıkıştırdı dişleri arasında, hafifçe ısırdı, çekiştirdi iki yana. Kollarını doladı boynuna, bastırdı kendini ondan uzun bedene. Öpücüğü derinleştirmek için başını sağa eğdi ve dilini sıcak ağzın içine gönderdi. İnledi iki bedende boğukça. Dakikalarca yediler birbirlerinin dudaklarını kapının eşiğinde. Ciğerleri sıkışıyordu yeterli oksijeni soluyamadığı için. Ama durmadılar. İnleyerek, salyalarını akıtarak hunharca tükettiler nefeslerini.
San küçüğünün kalçasına indirdi ellerini. Büyük avuçları ile sıkıştırdı dolgun etleri. Her ne kadar pantolon olsa da sıcaklığını sanki çıplak tenine dokunuyormuş gibi yakından hissediyordu. Öpmeye doyamıyordu. Yiyip bitirmek istiyordu esmerini. Saatlerce altında inlesin, adını sayıklasın, onun verdiği zevk yüzünden ağlasın, deliğinden onun sıvısı aksın istiyordu. Wooyoung o kadar eşsiz bir parçaydı ki San bir saniye olsun yanından ayırmak istemiyordu bebeğini. Wooyoung'un da eksik kalır yani yoktu tabii. O da babacığının yanından ayrılmak istemiyordu. Kendini babacığına yapıştırmak ve o her nereye giderse onunla birlikte gitmek istiyordu. Bağlanmıştı ikisi de birbirine. Tenleri gibi kalpleri ve ruhları da sımsıkı düğümlerle bağlıydı.
Küçük olanın dudakları morarmaya başlamıştı nefessizlikten. Her ne kadar durmak istemese de ciğerleri onu zorladığı için güç bela ayrılmıştı babacığının kıpkırmızı olmuş dudaklarından.
Alnını geniş göğse yasladı, gözlerini yumdu huzurla ve ciğerlerini dakikalardır mahrum bıraktığı oksijenle buluşturdu. İki bedende hâlâ kapının eşiğinde nefeslerini dizginlemeye çalışıyordu. San ufaklığının sırtını okşuyor, saçlarına kuş tüyü kadar hafif öpücükler konduruyordu.
Wooyoung yavaşça yumduğu gözlerini araladı, başını kaldırdı ve babacığına baktı. Yüzündeki tebessüm gittikçe genişledi, yanaklarındaki kızarıklıklar arttı. Şişmiş alt dudağını emdi önce, bir müddet tuttu ağzı içinde, sonrasında serbest bıraktı.
"Bu da neydi babacığım?"
Geldiğinden beri ilk defa konuşmuştu. San cevap vermek yerine yukarıdan izlediği esmer yüze bakıyordu hayranlıkla. Nereden çıktı böyle bir güzellik karşıma diye düşünüp duruyordu ilk görüştükleri günden beri. Konuşması, hareketleri, sevimliliği, sımsıcak hissettiren gülümsemesi, bakışları, öpüşleriyle mest oluyordu San. Kısaca söylemek gerekirse eğer, Wooyoung'un yaptığı her şey San'ı ona hayran bırakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Woosan [Texting-Düz yazı]
Fanfiction@kittywoo is back 🙀 [Woosan] +daddyking +ageplay +18 smut