39. Bölüm

241 32 226
                                    

Bebeklerim kusura bakmayın dün atacaktım ama yetiştiremedim ilham pek fazla gelmediği için. Bu yüzden affınıza sığınıyorum 😿 ve sizleri istediğiniz sürünmenin birinci bölümü ile kavuşturuyor, beğenmenizi ve bol bol yorumlar yapmanızı umarak ayrılıyorum. Öpüldünüz 😽😽










"Bebeğim gerçekten gidecek misin?"

Kim bilir kaçıncı kez sormuştu aynı soruyu büyük olan. Her seferinde aldığı cevap evet olmasına rağmen devam etmişti sormaya. Bir ümit fikri değişir diye. Fakat Wooyoung kendi evine gitmekte kararlı olduğu için fikri değişmemiş, sırt çantasına günlük birkaç eşyasını koyarak hazırlanmıştı. Babacığı da aynı şeyleri yaşasın diye gitmek zorundaydı. San kendini sevgilisinden nasıl mahrum bıraktıysa Wooyoung da aynısını yapmalıydı. Yapacaktı da.

Küçük olan ayakkabılarını giydikten sonra sorusuna cevap bekleyen sevgilisine baktı. Hali o kadar komikti ki gülmemek, hatta düz ifadesini bozmamak için büyük bir çaba sarf ediyordu. Evden gidiyor olması onu üzse de babacığının çaresizliği keyfini yerine getirebiliyordu. Ve bu da sevgilisini daha fazla süründürmek istemedine neden oluyordu. Tıpkı babacığının ona yaptığı gibi.

"Kaç defa sordun ve hepsinde aynı cevabı verdim."

Büyük olan istemese de kabullendi sevgilisinin gidecek olmasını. Geniş omuzları düştü, başını aşağı yukarı salladı tembelce. Yaptığı hata yüzünden kendine yağdırdığı küfürler tükenmişti bile. Öyle ki, yeni küfürler bile bulmuştu. Gün ağarana kadar özür dilemişti küçük olandan. Yaptığı için pişman olduğunu, bir daha yapmayacağını, gitmesini istemediğini tekrarlamıştı defalarca kez. Fakat nafileydi. Wooyoung kafasına koymuştu. Kararını çoktan vermişti o. Hem San biliyordu sevgilisinin inatçı bir yapıya sahip olduğunu. Öyle ki, boşa kürek çektiğinin farkındaydı ama belki bir mucize olur da sevgilisinin fikri değişir diye saatlerce konuşmuştu. Wooyoung ise sessizce dinlemişti sevgilisinin konuşmalarını. Yavru kedi gözleriyle izlemişti çaresizce konuşup duran babacığını.

"Ben istersem konuşacağız. Onun dışında yazarsan ya da ararsan açmayacağım haberin olsun."

"Nereden bileceğim konuşmak istediğini?"

Çaresiz ve hayal kırıklığıyla dolu ses ile doldu kulakları.

"Ben ararım ya da mesaj atarım."

Küçük beden arkasını döndü ve çelik kapının koluna tutundu. Kapıyı açacağı sırada sevgilisinin nazikçe dokunuşu ile arkası dönük bedenini geri çevirdi, tam önünde duran sevgilisi ile karşılaştı. Karşısındaki beden ondan uzun olduğu için kafasını yukarı kaldırdı yüzüne bakabilmek adına. Ona yaklaştığı için kızacaktı ki sevgilisinin sıkıca beline sarılması ile kolları sıkıştı kendi bedeni ile büyüğününki arasında.

"Bıraksana. Dokunamazsın demiştim."

Var gücüyle ittirmeye çalışıyordu fakat San bir santim bile kıpırdamıyordu.

"Bırak, istemiyorum."

O babacığını ittirmeye çalışırken büyük olan burnunu dayadı esmer boyuna. Derin derin soluklar aldı, ciğerlerini kavuşturdu oksijenle. Bir süre görüşmeyecekleri için bebeği kızacak olsa da sarılmalı ve gitmeden önce doyasıya öpmeliydi.

"Haksızlık bu! Ben sana sarılamamıştım."

Büyük olan tebessüm etti hafifçe. Dediğinde haklıydı çünkü. O sevgilisine sarılmak bir yana parmak ucuyla dokunamamıştı bile.

Woosan [Texting-Düz yazı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin