🐤9🐤

21.1K 1.9K 393
                                    

Nasılsınız canlarım?

Bol bol baba kız sahnesi olan bir bölüm, fazla fazla yorum bekliyorum sizden, haberiniz olsun.

(Yorumlarınıza ilk birkaç saat cevap veremeyebilirim, bir yere gitmekle uğraşacağım o aralar.)

İyi okumalarrr

.

Gökhan Aktuna'dan (1 hafta sonra)

"Tam daha sakin biri olduğuna inanmaya başlayacaktım."

Hakan abimin dediğine kaşlarımı kaldırdım. Buna inanmış olması hiç ona göre değildi, normalde zeki bir insandı çünkü.

Arabaya bindiğimizde "Arabanı aldırdım." dedi ne soracağımı anlayıp. Bir kadını rahatsız eden birkaç şeref yoksununu görüp kavgaya girince arabam orada kalmıştı. Nezarethanede bir hafta da geçirsem umrumda olmazdı ama arabama bir şey olmasını kaldıramazdım.

Kemerini taktıktan sonra gergince bıraktı nefesini. "Çabucak gitmemiz lazım." dediğinde yerimde öne doğru kayıp gevşek bir pozisyon aldım. Saatlerdir karakolda olmak kemiklerimi ağrıtmıştı anasını satayım, nezarethanedeki oturaklar hiç rahat değildi.

"Niye? Çok mu özlemiş canım aile üyelerim beni?"

Alaylı sesime derin bir nefes bıraktı. "Ya sabır..." diye mırıldandığında dudaklarım kıvrıldı. İnsanları çıldırtmak hoşuma gidiyordu, abim daha da iyi oluyordu.

Yarım dakika kadar geçtiğinde ama hala konuşmadığında telefonumu çıkardım cebimden. Son günlerdeki maçların özetlerini izlemeyi planlıyordum. Galatasaray - Fenerbahçe maçını açtım, adam daha konuşmaya başlamadan abim konuştu.

"Ne yaptıysak Minel'i uyutamadık."

Başımı kaldırdım telefonumdan. Kaşlarım çatılırken bu sefer ciddi bir merakla "Niye?" diye sordum. Bir yeri mi ağrıyordu? Sabah iyiydi, uyandığımda yatağımın bir köşesinde bebekleriyle oyun oynuyordu hatta. Hastalanmış mıydı? Sabahki halini gözümün önüne getirmeye çalıştım.

"Sen gelmeden uyumayacakmış."

Afalladım. "Harbi mi?" diye sorduğumda bıkkın bir nefes verip başını salladı. "Evet, evdekilerin denemediği yol kalmadı. Masal okudular, yorulsun diye oyun oynadılar, çarşafa koyup sallamayı bile denediler, ikna etmeye çalıştılar. Yok, uyumadı."

Hoşuma gitmişti, gülüşümü engellemek için boğazımı temizlermiş gibi yaptım. "Kötü olmuş." derken sesim hiç sahici değildi, hatta keyiflendiğimi belli ediyordu. "Herkes çok yorulmuştur şimdi, üzüldüm."

Dönüp ev yoluna girerken "İnsan biraz olsun gerçekten üzülür." diye söylendi. "Saat üç oldu, çocuğun gözünden uyku akıyordur."

"Sabah uyur."

Ters bir bakış attı, gülüp başımı cama çevirdim. Böyle umursamaz duruyordum ama çoktan uykusuzluğun onu hasta edip etmeyeceğini düşünmeye başlamıştım. Çok ufak tefekti, bağışıklığının güçlü olma ihtimali yoktu.

Telefonumu ani bir hareketle çıkarıp Google'a girdim. "Uykusuzluk çocukları hasta eder mi?" yazdığımda çocuk kısmı gözüme takıldı. Üç yaşında bir kıza bebek demektense çocuk demek daha mantıklıydı ama Minel çok küçüktü, çocuk demek tuhaf kalıyordu. Bunu düşünmeyi sonraya bırakıp çıkan sitelere baktım. Gördüğüm şeyler hoşuma gitmedi.

Kime: Kamil
Minel için doktor randevusu ayarla.
Her şeyine bakılacak.
En iyi doktoru bul.
Kibar biri de olsun.

Evin önüne geldiğimizde ben arabadan indim, abimse arabayı garaja götürdü. Büyük, normalde bir sürü ışığı yanan eve baktım. Sadece bir ışık yanıyordu, o da üst katın holüydü. Cüce ellerini yanaklarına koymuş, üzgün üzgün yola bakıyordu.

MİNELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin