🐤30🐤

22K 2.9K 1.1K
                                    

3750 kelime olduuu

Daha fazla uzatamadım cidden, hastalık hakkında yazacak bir şey kalmadı, okuyunca anlayacaksınız.

Bu arada nasılsınız? Dün görüşemedik.

İyi okumalarrrr

.
.
.

Imposiblety'den

Minel gözlerini açmaya çalıştı ama bu çok zordu, gündüzleri hiç böyle olmazdı, hep erkenden uyanırdı, şimdiyse kalkamıyordu.

Her yerinin ağrımasıyla sızlandı, yutkunmaya çalıştığında boğazındaki ağrı yüzünü buruşturmasına neden oldu.

"Babacığım?"

Saçlarında bir el hissettiğinde sızlanmaları azaldı, ellerinin arasındaki sıcak parmaklara daha çok sarılırken ağrıyan gözlerini zar zor da olsa araladı, göz bebeklerine dolan ışık gözlerini yaşartınca onları sımsıkı yumdu.

"İnci tanem, duyuyor musun beni?"

Babasını cevapsız bırakmak istemedi, gözlerini yaşarmalarına rağmen açtı, yanıbaşında bekleyen babasıyla göz göze geldiğinde "Duyuyoyum." dedi çatlak, kısık bir sesle.

Gökhan iki saattir başında beklediği kızından bilinçli bir kelime duymasıyla derin bir nefes aldı, beş dakika önce ateşini ölçmek için öptüğü alnını bu sefer sevgisinden öptü.

"Kıyamam ben sana."

Geri çekildiğinde meleğinin solmuş yüzünü okşadı, alnına gelen saçlarını geriye attı. Hâlâ daha endişeliydi, bu endişesi Minel tamamen iyileşene kadar geçmeyecekti.

"Nasıl hissediyorsun güzelim?"

Minel babasının hal hatır sorduğunu düşündü, gözlerini yorgunca kapatıp açarken "İyiyim." dedi yavaşça. Konuştuğunda boğazı çok acıyordu ama cümlesini tamamlamasa olmazdı, bu dünyadaki en sevdiği kişi olan babasını geçiştiremezdi. "Teşekküy edeyim. Sen naşıyşın?"

Gökhan burukça gülümsedi boğazı ağrımasına, gözleri yaşarmasına ve sadece birkaç saat önce ateşi otuz dokuzu geçmesine rağmen iyi olduğunu söyleyen ve kendisinin hatrını soran kızına.

"Sen iyiysen ben de iyiyim babacığım."

Minel babasının esir aldığı elini daha bir çekti kendine, başını düştüğü zaman ona uzanmaya hazır olacak bu ele yaslarken "Gözyeyim çok ağyıyoy." diye fısıldadı. Boğazı acıdığı için sesli konuşmak istememişti.

"Geçecek bir tanem, şimdi yemek yiyip ilaçlarımızı içeceğiz ve geçecek."

Minel bir süre sessiz kaldı. Vücudunun her yeri ağrıyordu, daha önce de hastalanmıştı ve böyle olmuştu ama o zaman başında bekleyen biri yoktu. Annesi bir şey olmasın diye yemek yedirip ilaçlarını içirirdi, o kadardı. Bu yüzden babasının da öyle yapacağını düşündü.

"Sonya işe mi gidicekşin?"

Babası "Evet." derse üzülürdü ama ses çıkaramazdı, ondan yanında durmasını istemeye çekinirdi. Bu yüzden gergince bekledi alacağı cevabı; ilk kez bu kadar çok istiyordu onun nazını çekecek biri olmasını, yalnız kalmamayı.

"Hayır güzeller güzelim, ben seni böyle bırakıp işe gider miyim?" Kızının önce şakağından, sonra saçlarından öptü Gökhan. Minel'in yanında olunmasına alışmadığını, bunca zaman yalnız olduğunu biliyordu; şimdi en iyi zamandı babasının bundan sonra onu hiç bırakmayacağını anlaması için.

MİNELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin