🐤7🐤

20.7K 1.8K 264
                                    

Nasılsınız canlarım?

!!!! Lütfen oy verin, okuyanların sadece yüzde yirmisi oy veriyor, olmuyor böyle. Sınır da koymak istemiyorum, her gün bölüm atarak güzel gidiyoruz bence.

.

Imposiblety'den

Minel uyandığında saat her zamanki gibi altıydı. Vücudu bu saate alıştığı için hiçbir ses duymasa da uyanır, daha sonra da uyumazdı.

Dün eşyaları tamamiyle yerleştirilen odasına baktı. Gördüğü her detay onu daha da mutlu ediyordu. Artık bir odası vardı. Hem buradakiler de ona çok iyi davranıyordu. Hepsinden hala daha korksa bile çoktan her birini ayrı ayrı sevmeye başlamıştı yumruğu kadar olmasına rağmen herkese kucak açmaya hazır kalbiyle.

Yastığın diğer tarafında yatan tavşanına baktı. Gülüp "Günaydın." dediğinde oyun arkadaşı cevap vermedi ama Minel buna aldırmadı, zaten tavşanı hiç cevap vermezdi, sadece Minel konuşurdu.

Yavaşça yataktan indi, yatağın diğer tarafına geçip tavşanını aldı. Odasında krem, kutu gibi birkaç oyuncak sepeti vardı. Adımları oraya gitti, keçe kutulardan en soldakini aldı. İçinde bir sürü bebek vardı. Heyecanla "Hııı..." deyip bebeklerden birine uzanacaktı ki durdu, annesinin çalıştığı evdeyken evin kızının oyuncaklarına baktığı için azar yemişti. Korktu, hiçbir bebeğe dokunmadı.

Oyuncaklara dokunmayınca odada canının sıkılması uzun sürmedi. Tavşanına "Gezeyim mi?" diye sorduktan sonra krem rengi kapısından bir hayalet edasıyla koridora süzüldü. Önce hemen yanındaki siyah kapı dikkatini çekti, o da hafif aralıktı. Kapıyı ittirmeden aralıktan içeri girdi.

Dev adam dediği, baba demeye korktuğu Gökhan çift kişilik bir yatakta tek başına uyuyordu. Odanın zemini ahşap, duvarları ise gri ve siyahtı. Eşyalar da ya siyahtı ya da ahşap detaylara sahiplerdi. Gökhan'a göre iyi dizayn edilmiş bir odayken Minel'e göre tuhaftı. Böyle koyu renklere alışkın değildi.

Parmak ucunda ilerledi, uyuyan adama baktı. Dün onu odasına o yerleştirmiş, gece uyanırsa yanına gelebileceğini söylemişti. Yataktan kalkmadan önce saçlarını okşamamış, Hale halası gibi yanağından öpmemiş veya odadan çıkarken "İyi geceler." dememişti ama Minel yine de kendini çok huzurlu, güvende hissetmişti bu koca adam üzerini örtünce.

Siyah fonların sadece küçük bir kısmını açık bıraktığı pencerenin yanına ilerledi; ince, uzun, siyah çalışma masası buradaydı. Çalışma masasının arkasındaki duvarda büyük, yuvarlak bir saat vardı. Bir dakika kadar süre boyunca dikkatle yelkovan ve akrebe baktı, sonra sıkıldı, saatin yanındaki ahşap raflı küçük dolaptaki çerçeveleri ve aksesuarları incelemeye başladı. Beş dakika sonraysa kendini dev adamı izlerken buldu.

Adamın ayakları yatağın hemen ucundaydı, nedense bu Minel'e komik geldi, sessizce güldü. Yatağa iyice yaklaşıp adamın yüzünü inceledi sonra. Saçları üç numaraydı ve kahverengiydi. Hafif bir sakalı ve bıyığı vardı, esmerdi. Boynunda Minel'in oynamaya bayıldığı, Gökhan'ın asla çıkarmadığı o gümüş künyenin zinciri vardı yine. Bir kolunu yastığın altına atmış, diğer kolunuysa boşluğa doğru uzatmıştı. Odunsu bir kokusu vardı, Minel bu kokuyu seviyordu. Son birkaç gündür seviyordu daha doğrusu, öncesinde böyle bir koku olduğunu bilmiyordu çünkü.

"Bak, dev adam." diye gösterdi tavşanına. Ona herkesi, her şeyi anlatırdı. Ceyda ve Aykut'un bağırışlarının, cezalarının ve ilgisizliklerinin küçük kızda yarattığı korkuyu, yalnızlığı bu oyuncak giderirdi.

Tavşan kızmaz, vurmaz, en önemlisi de karanlık yapmazdı.

"Gideyim, Doyuk'un odaşını buyayım."

MİNELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin