🐤17🐤

21.2K 2.1K 987
                                    

İyi okumalarrrr

Bu bölüm 700 yorum bekliyorum, haberiniz olsun, zaten bölümlerimiz azaldı, lütfen sınır koymayayımmm, sakince gidelim böyle.

Nasılsınız bu arada?

.

Imposiblety'den

"Neyeye gidiyoyuz?"

Elini tutup iki büklüm durmasına sebep olduğu Gökhan'a sornuştu bu soruyu Minel. Açık sarı, dizlerine kadar gelen, kabarık olmayan, tül bir elbise giyiyordu. Saçları sarı tokalarla iki yandan toplanmıştı. Ayakkabıları da sarıydı. Civciv, diye düşünmüştü Gökhan kızını bu kılıkla ilk görüşünde. Minik bir civciv.

"Söyleyemem, sürpriz."

Minel daha fazla soru sormadı, yorulan kolu dikkatini dağıtmıştı. İlk başta yürümek isteyen kendisiydi ama Gökhan'ın boyunu dikkate almamıştı.

"Yoruldun mu?"

Gökhan hemen anlayıp sorduğunda başını salladı. "Yoyuydum." diye kabul etti. Gökhan onun bu haline gülüp Minel'i kucağına aldı, yanağından öpmeyi de ihmal etmedi.

Minel yanağını babasının omzuna yasladı, gömleğinin yakasıyla oynamaya başladı. Bir yandan da konuşuyordu.

"Gidiyoyuz tavşan. Soydum, dev adam süpyiz dedi, söyyemedi. Gidince göyücez. Meyak ettim."

Gökhan kızının söylediklerini duyunca güldü, arabanın yanına gelmişlerdi, başını çarpmamasına dikkat ederek  kızını sarı koltuğuna oturttu. Kemerini de bağladıktan sonra alnından öpüp geri çekildi.

"Neyeye gidiyoyuz?"

Yola çıkmalarından beş dakika sonra sorulan soruya karşılık Gökhan gözlerini yoldan ayırmadı, Minel arabadaydı, çok dikkatli olması gerekiyordu.

"Sürpriz demiştim güzelim, unuttun mu?"

"Unutmadım ama meyak ettim. Söyyebiyiy mişin?"

"Hayır, söyleyemem."

"Ama neden?"

"Çünkü adı üstünde, sürpriz." derken iradesini zorluyordu. Zira çok tatlıydı n'yi uzatıp tatlı tatlı konuşan kızı. Bu halleriyle Gökhan'a her şeyi yaptırabilirdi, belki Gökhan bile farkında değildi bunun ama öyleydi.

"Söyyemicek misin?"

"Hayır." deyip başını iki yana salladı adam. "Söylemeyeceğim."

Minel itiraz etmedi, tavşanına sarılıp "Söyyemedi." dedi tatlı tatlı. Sonra bakışlarını cama çevirdi. Akşam oluyordu, gün batımının etkisiyle bir eflatunluk yayılmıştı bulutların üzerine.

"Gökyüsü pembe oymuş!" Gördüğü şeyin heyecanıyla konuştuğunda Gökhan gülümsedi. "Evet, pembe olmuş." dedi yolun, arabaların el verdiği kadarıyla; gözlerini yolun hizasından ayırmadan gökyüzüne bakıp. Daha önce fark etmediği şeyleri fark ediyordu cüce demeyi güzelim, meleğim, babacığım hitaplarıyla bıraktığı kızının etkisiyle.

"Neden böyye oydu?"

"Güneş batıyor, babacığım."

Minel gözlerini kocaman açtı. Sesini kalınlaştırıp "Güneş mi batıyoy?" diye sorduğunda Gökhan güldü. "Evet, akşam olması için güneşin batması lazım."

Coğrafik olarak söylediklerinin yanlış olduğunu biliyordu, derslerle alakadar biri olmasa bile bu tarz basit şeyleri bilmiyor da değildi, sadece bu bildiklerini Minel'e açıklayamazdı.

MİNELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin