🐤18🐤

37.7K 2.9K 1.7K
                                    

Nasılsınız millet???

Bu bölüm 5500 kelimeden fazla olduuuuu (açıklamaları da saymıyorum hem deeee)

1100 yorum bekliyorum bunun hatrına, haberiniz olsunnn.

İyi okumalarrrr (benim kelimelerin sonunu tek harfle yazınca soğuk olduğumu düşünme sorunsalım)

.

Imposiblety'den (Evi betimleyeceğim, bu yüzden şu anlık Gökhan'ın anlatımından yazamıyorum.)

"Süpyizin ne?"

Sarı koltuğunda oturup babasına bakan Minel'e kırmızı ışıkta beklemenin rahatlığıyla dikiz aynasından baktı Gökhan. Kız çocuğunun gözleri uykuluydu, başını yaslasa uyuyacaktı ama adam restorandayken "Sana bir sürprizim daha var." dediği için direniyordu.

"Az kaldı güzelim, öğreneceksin."

Minel duyduğu cümleyle başını yasladı lollarını sardığı tavşanına, birkaç saniye bekledikten sonra tatlı tatlı konuştu. "Söyyesen oymaz mı?"

Gökhan kaşlarını kaldırırken "Olmaz." dedi kendisini zorlayarak. Kızı çok şirindi, dayanamıyordu, istediği her şeyi yapası geliyordu. İradesini güçlü sanırdı, anlaşılan oydu ki kızına karşı öyle değildi.

"Tamam."

Masum kabullenişine adamın sudakları kıvrıldı, yanağındaki gamzesi hafif bir şekilde ortaya çıktı. Yeşil yandığını görünce ilerledi. Yirmi dakika içinde evinin bahçesine girmişlerdi.

Evi deniz kenarında, kayalıkların üstündeydi. Çoğu kısmı siyah cam olan bir yapıydı, arka taraftaki odalar denize bakıyordu. Evin ön tarafındaysa küçük, çimenli bir bahçe vardı; bu bahçenin taş duvarları çok yüksekti.

"Aaa!" dedi Minel şaşkınlıkla. "Buyası neyesi böyye?"

Başını eğip arabanın camından daha çok şey görmeye çalıştı, Gökhan onun bu hallerine gülümserken arabasını evin garajına park etti. Arkasına döndü, ona merakla bakan kızına açıklama yapmak için derin bir nefes aldı.

"Burası benim evim." Düzeltti. "Bizim evimiz, artık burada kalacağız." Kızın yüzünde aniden beliren hüznü görünce açıklamaya devam etti.

"Gündüzleri ben seni yine babaannenlere bırakacağım, işten geldikten sonra da seni alacağım ve buraya geleceğiz, hiçbir şey değişmeyecek, yine herkesi göreceksin."

Minel bir süre sessiz kaldı. Babasına baktı. "Değişmicek." diye tekrar ettiğinde Gökhan başını salladı. Elini uzatıp kızının yanağını okşarken "Evet babacığım." dedi yumuşak bir sesle. "Hiçbir şey değişmeyecek. Sadece uyuduğumuz yer değişecek, o kadar."

Minel "Tamam." dedi uslu uslu. Gökhan bunu duyduktan sonra arabadan indi, arka kapıyı açıp Minel'i koltuğundan alırken "Gel güzelim." dedi yavaşça. Kucağındaki kız çocuğuna baktı, iki yanağından da sertçe öptükten sonra etrafı rahatça keşfedebilsin diye yere bıraktı. Minel ayakları yere basar basmaz eteğini düzeltti. Bir kolunu sardığı tavşanına "Eve geydik." diye açıklama yaptı.

Gökhan "Hadi, gidelim." dediğinde başını kaldırdı. Mahzun mahzun "Ama hediyeyeyim..." dediğinde adam gülümsedi. "Önce eve bakalım, sonra ben hediyelerini taşıyacağım."

"Sös mü?"

"Söz bebeğim benim, söz."

Minel söz almasının mutluluğuyla Kırmızı Balık söyleyip sallana sallana garajdan ön bahçeye bağlanan küçük yokuşu tırmandı.

MİNELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin