34.BÖLÜM

32 4 60
                                    


İyi okumalar💜

Sonunda olmuştu dualarım kabul olmuştu. Ne kadar şükretsem azdı. Fatih gözlerini açmış tekrar hayata tekrar bize dönmüştü. Ondan uzak kaldığım bu süre zarfında çok düşünmüştüm hiç düşünmediğim kadar çok. Onsuz bir yaşamın düşüncesi bile beni hayattan koparmaya yetiyordu.

Kalbimde yetişen duygular anlam kazanmıştı. Neden sürekli onu görmek istediğimi onunlayken özgür hissettiğimi ve mutlu olduğumu anlaya biliyordum artık.

Kesinlikle icimde yetişen duygular basit bir hoşlantı olamazdı.

Evet belki çoğu şey için küçüğüm duygularımdan emin olmak için erken. Ama hissediyordum işte ben Fatihi seviyordum.

Daha önce kimseyi bu kadar düşünmemiştim. Fatih benim iilkimdi. Yanılıyor olmaktan çok bu duygularımın tek taraflı olmasından korkuyordum.

Bunları düşünmeyi sonraya bırakmaya karar verdim. Şu an hepimiz Fatihin odasındaydık ama hiçbirimiz konuşmuyordu. Sadece Fatihi izliyorduk hepimizin içinden şükür duaları geçtiğine emindim.

Fatihle göz göze geldiğimizde gülümsedim. O da buruk şekilde gülümseyerek başını cam tarafına çevirdi. İyi hissetmiyor muydu? Acıkmış olabilir miydi?

Hâlâ endişeliydim. Doktor içeri girerken hepimiz ayaklandık.

"Bu kadar kalabalık olması iyi değil. Bir refakatçi seçerek odayı boşaltmanız çok daha iyi olacaktır." Dedi hafif gülümseyerek.

Daha sonra Fatihin kontrollerini yaparak çıktı. 
"Siz gidin ben burdayım." Dedi Mehmet.

"Neden sen kalıyorsun?" Dedim bende aksi bir sesle. Çünkü bende kalmak istiyordum.

"Çünkü ben onun kardeşiyim." Mehmet söylenip koltuğa geçerek oturdu. Kurulmuştu bile. Ama benim gitmeye niyetim yoktu.

"Bende karısıyım. Yani sen gidebilirsin." Şu an ağzımdan çıkan sözlerim benim değil gibi. Bırakıp gitmek korkusu ile herşeyi söyleyebilirdim hatta kendimi kapıya da kilitleyebilirdim.

"Olmaz. Sen git." Mehmet inatla konuşunca dönüp Fatih'e baktım.

İtiraz eden gözlerle bakınca gülmemek için alt dudağını ısırdı ve yorgunca başını Mehmete çevirdi. Hiç konuşmadan gözleri ile ne anlattı bilmiyorum ama Mehmet ayaklanarak yanıma geldi.

"Kardeşimi benden almana izin vermicem. Şimdilik gidiyorum." Dediğinde yalancı sinirle konuştum.

"Artık çok geç." Bu halimize gülen Gülcan anne Levent babaya bakarak elini tuttu. Ayaklanarak Fatihin yanına giderek birşeyler söyledikten sonra kapıya doğru gittiler.

"Kendinize dikkat edin. Birşey olursa arayın." Dedi Levent baba.

"Tabi efendim." Dedim ve onları uğurladım.

Fatihle yanlız kalınca gülümsedim.
"Aç mısın? Bir yerin ağrıyor mu? Hemşire çağırmamı ister misin?" Diye üst üste sorularımı sordum.

"Hayır Elva otur biraz. Yoruldunuz hepiniz."

"Yoo ben hiç yorulmadım. Sen iyi hissediyor musun? Önemli olan o."

"Ne yani kapıda beklemedin mi?"

"Bekledim tabi ki. Ama yorgun değilim."

"Olsun otur." Dediğinde gidip koltuğa oturdum.

Boş boş bakışınca utanarak gözlerimi çektim. Cesaret konusunu tekrar gözden geçirmem en iyisi olacaktır.

"Ben uyurken neler oldu?" Diye sordu kısık sesle. Uzun zamandır konuşmadığı için sesi kısık ve yorgun geliyordu.

GÜVEN BANAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin