Yazardan:
Deniz tüm günü Altayla evde geçirmişti. Biraz olsun sıkılmamıştı ikiside.
"Uykun gelmedi mi?" diye sordu Deniz Altay'a.
"Senin geldi mi?"
"Biraz yorgun hissediyorum."
"Uyuyalım o zaman."
Altay ayağa kalkıp odasına gitti bir kaç dk sonra elinde yastık ve yorganla döndü.
"Odama geç sen. Ben burada yatacağım."
"Olur mu ben burada yatarım."
"Emir verdim say. Git ve yatağımda yat."
"Altay kendimi kötü hissetmem için elinden geleni yapıyorsun."
"Alakası yok. Rahat yatman için elimden geleni yapıyorum asıl."
"İyi. Uyuyamazsan lütfen beni uyandır."
"Of Allah aşkına Deniz. Koltuk oh mis. Daha ne isterim. Ben her yerde uyurum sıkıntı etme sen git ve uyu sadece yarın erken gitmemiz lazım. "
"İyi o zaman. İyi geceler."
"İyi geceler. Allah rahatlık versin."
"Sanada."
Deniz'den;
Yavaşça Altay'ın odasına doğru ilerledim. Aslında bir oda daha vardı ama o da kilitliydi. Sanırım Altay o odayı çalışma odası olarak kullanıyordu. Misafir gelmediği için misafir odası yapmayı düşünmemişti herhalde.
Askeriyeye geldiğimizden beri bahsettikleri Altay'a tanık olmuştum. Gerçekten eğitimleri acımasızdı. Yeni gelen askerlerin canına okuyordu. Zorlu eğitimleri yetmezmiş gibi en ufak hatada ceza veriyordu. Operasyona gideceği askerleri iyice gücünden emin olmadan operasyon için hazırlamıyordu bile. Pek yeni gelen askerlerle konuşmamıştım ama seven sayısı azdır diye düşünüyorum. Kim bu kadar zorlayıcı ve disiplini birini sever ki? Bir de üstüne üstlük ultra yakışıklı. Ayrıca kıskanır insan.
Altay'ın yatağında yatmak bile kalbimin deli gibi atmasına yetiriyordu. Her yerde kokusu varken nasıl atmasın bu kalp? Altay'a olan duygularımı saklamak benim için gittikçe zorlaşmaya başlamıştı. Sürekli ona açılmayı planlasamda bir şekilde vazgeçiyordum. Altay'ın benden iğreneceği gibi bir durumun olmayacağını abisine olan tavrından dolayı biliyordum. Sadece sorun onun bana olan duygusunun sadece arkadaş belki de kardeş olarak sınırlı olmasıydı. Benden iğrenmez ama eskisi gibi de bakmazdı...
Bir anda bir erkekten hoşlanmak bana çok yeni bir olaydı. Bu yaşıma kadar kendimi hetero diye tanımlarken bir erkeğe aşık olmuştum. Komutanım olması büyük bir problemdi. Belki başka bir meslekte, başka bir yerde tanışsak daha imkanı olan bir ilişki olurdu.
Sürekli bunları düşünmekten 1 haftadır -zaten zor uyuyan biri olarak- uykular haram olmuştu. Altay'ın yatağı, askeriyedeki yatağımdan bin kat daha rahattı ama yatamıyordum. Yatakta sürekli dönmekten sıkılıp kalktım ve mutfağa doğru sessiz adımlarla ilerledim. Salonun önünden geçerken koltuğun boş olduğunu gördüm. Kafamı hafif salondan içeri doğru soktuğumda balkon kapısının hafif aralık olduğunu gördüm.
Yatalı neredeyse bir saati geçmişti. Altay da mı uyuyamamıştı acaba? Balkona doğru yaklaştıkça hafif bir müzik sesi geliyordu. Müziği duymak için iyice yaklaştım.
"Bana yarini seç diyolar, vefasız yar seçer miyim?"
"Seçemezsen geç diyolar, geç desen de geçer miyim?"
"Eğri eğri,doğru doğru."
Altay'da sessiz sessiz şarkıya eşlik ediyordu. Yaklaştıkça sigara kokusu geliyordu. Sigarayı geldiğinden beri arttırmıştı. Benleyken içmiyordu ama içtiğinin farkındaydım. Altay'ın bir derdi vardı. Anlatamadağı, dillendiremekten korktuğu bir dert. Saçını kesip ağladığında bundan iyice emin olmuştum. Sormaya çekiniyordum. Sorarsam ne tepki verir? Daha çok üzülür mü? Bunlar beni çok korktuyordu. Hazır olduğunda belki anlatır diye sadece bekliyordum. Ama Altay yalnız kaldığı an derdi ona eşlik ediyordu. Ve bu çok belliydi. Derdini hafifletmek istiyordum. Hafifletmek istiyordum istemesine ama öyle bir yakınlığım yoktu.
Altay bir anda şarkıyı durdurup konuşmaya başladı.
"Abi... Operasyona gitmeden önce mektubumu yazdım ama yinede bu videoyu çekmek istedim..."
Operasyona mı gidecekti? Neden haberim yoktu?
"Eğer ölürsem diye diyorum abi... Ben aşık oldum... Mektupta da bahsettim ondan. Ona da yazdım bir tane. Kendininkiyle beraber ona da ver okusun... Bu videoyu şuan gittiğim operasyondan sonra izler misin bilmiyorum. Yani ölememe gibi bir problemim var biliyorsun."
Duraksayıp sigarasından biraz çekip yavaşça üfledi.
"Her neyse bu videoyu izliyosan zaten ben öldüm demektir. Önemli ve kritik isteklerim mektupta yazıyor. Mirasım falan, sen onları halledersin."
Yine sigarasından içti...
"Bu isteğim çok önemli diye videoya almak istedim abi..."
Sesi titremeye başlamıştı. Sanırım ağlıyordu. Yanına gitmek istiyordum şuan ama onu durdurmak istemiyordum.
"Beni şehitliğe gömmeyin... Ayla ablamın yanına gömün olur mu? Ve..."
Duraksadı yine. Sessiz bir hıçkırık koptu boğazından.
"Abi ben korkuyorum... Yürüyorum aksamıyor bacağım ama eskisi gibi değilim. Silah sesi duyduğum an yine geliyor kafama o sesler. Yine titremeye başlıyorum. Bu yüzden hata yapmaktan çok korkuyorum... Kendim ölmekten korkmuyorum artık. Yanımdaki çocuklar ölür ben onları koruyamam diye korkuyorum..."
Sessizce perdeye doğru biraz daha yaklaştım. Şimdi Altay'ı net bir şekilde görüyordum. Masaya telefonunu koymuş kendini videoya alıyordu. Dediklerine ağlamamak için zor duruyordum. Ağlarsam eğer sesimi duyardı ve konuşmaya devam etmezdi.
"Abi... Ben Deniz'i-"
Adımdan bahsettiği an irkilip perdeye takılmıştım ve ses çıkmıştı. Altay hemen susup ayağa kalktı ve bana doğru geldi.
"Ne zamandır oradasın sen?" dedi biraz gergin ve sinirli bir şekilde.
"Y-yeni geldim. Su içmeye kalkmıştım. Seni koltukta göremeyince merak ettim."
"Saat kaç oldu git uyu bende uyuyacağım."
"T-tamam iyi geceler."
Hemen yanından ayrılıp odaya gittim. Aslında ona sarılmak istiyordum ama yapamazdım. Ablasının öldüğünü yeni öğrenmiştim. Hatta Altay'ın bacağına bir problem olduğunu. Kesinlikle çok ağır şeyler yaşamıştı gitmeden önce ama neydi? Operasyona gitmeden öğrenmem lazımdı. Ve tabii sevdiği kişi... O kimdi? Ona açılmak istiyordu. Kalbimi ağrıtan da ölme düşüncesi varken bile sevdiği kişiyi düşünmesiydi. Kıskanıyordum...
Selaaam nasılsınız??Umarım beğenirsiniz 🙏🏼 yorum ve oy atmayı unutmayın seviyorum sizi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dere Boyu Kavaklar
أدب الهواةYaşadığı olay yüzünden askerliği bırakmak zorunda olan Altay'ı geri dönmesini sağlamak amacıyla ikna etmesi için görevlendirilen Deniz, askeriyede herkesin korktuğu ve korkunç biri olarak anlattığı adamın asıl kişiliğini görür...