sekiz

681 41 8
                                    

Sigaramı söndürüp hastaneye geri girdim. Deniz'in olduğu odanın olduğu koridora dönerken. Deniz'in annesi ve tahminimce Leyla olduğunu düşündüğüm bir kız sessiz sessiz konuşuyordu. Normalde direkt yürüyüp giderdim ama o an içimdeki his beni durdurdu ve onları dinlemeye başladım.

"Leyla neden geldin?"

"Özür dilerim... Ne yapacağımı bilemedim. Siz söylediniz mi?"

"Söyleyemedim. Nasıl söyleyeyim? Oğlum yaralı yaralı gelmiş. Sevgilin seni bekleyemeyip başkasından çocuk yaptı mi diyim?"

"Anne ben özür dilerim ayrıldık diye..."

"Bana anne deme! Siz hep ayrılır barışırdınız. 2 ay be 2 ay. Demek ki öncesi de vardı. Ah ah oğlum duyunca ne yapacak Leyla?"

"Özür dilerim cidden. Bilmiyorum."

"Dileme. Ben sana kızım dedim. Oğlumun eşi olacak dedim. Senin yaptığına bak."

Fena şok olmuştum. Deniz,ara verdik de ara sıra oluyor sinirli bana ondandır gidince düzeltirim demişti benim evimdeyken. Kızın yaptığı hiç hoş değildi. Deniz'i aldatmıştı.

Deniz benle kalırken pek sevgilisinin varlığını hissetmediğim için midir nedir şuan hiçbir şey hissetmiyordum. Bir tık mutluydum nedense. Koskoca 3 ayı benleydi. Çok alışmıştım ona. Gardımı indirmeyi her düşündüğümde sevgilisi olduğu aklıma geliyordu. Yani bir şey hissettiğimden değilde işte yanlış anlar falan diye gardımı indirmedim yanlış anlaşılmasın.

Daha fazla bu kaosa dayanacak gibi hissetmiyordum. Deniz ne yapacak, ne düşünür, ne hisseder? Diye düşünmekten 2 dk da kendimi yemiştim. Bu yüzden hemen saklandığım köşeden çıkıp sanki yeni geliyormuş gibi yanlarına yanaştım. Beni görünce susmuşlardı. Yani Deniz'in annesi susmuştu zaten Leyla beni tanımıyordu.

Onlara kısa bir bakış atıp Deniz'in odasına girdim. Onlar hala dışarda fısır fısır konuşuyorlardı. 5 dk sonra içeri girdiklerinde Deniz de yavaş yavaş gözlerini açıyordu.

"Altay." dedi sessizce. Ulan bu çocuk niye uyanır uyanmaz beni sayıklıyor? Ufak çaplı bir şok geçirsem de uyandığı için çok mutluydum. Yanına yanaştığımda gözleri hala kapalıydı. Ve bir anda ağlamaya başladı.

" Altay... Benim yüzümden..." küçük bir çocuk gibi ağlıyordu. Annesi yanına yaklaştı.

"Deniz! Annemmm. Sıkma kendini dikişin var. Burada Altay. Gözünü açsan göreceksin."

"Anne ben şehit mi oldum?"

Bu bardağı taşıran son damlaydı. İki dkdır kendimi gülmemek için sıkıyordum zaten. Bir anda kahkaha attım. Annesi de gülüyordu.

"Tövbe tövbe. Oğlum yaşıyorsun bir gözünü aç."

"Kör mü oldum?" biraz daha ağlıyordu şuan. Allah'ım deli çocuk ya.

"Altayy." ismimi söyledikçe içim bir hoş oluyordu. Leyla bana ters ters bakışlar atıyordu. Onu aldatan birinin ismini demediği için çocuğu suçlayacaktı bir de. Gerçi Deniz bilmiyordu.

Yanına yanaşıp kafasını okşadım.

"Burdayım." gülümsedim. Çok tatlıydı.

***

Bir süre Deniz'in ayılmasını beklemiştik. Bir kaç kez sayıklayıp bağırmış sonra geri uyumuştu. Şimdi kendine gelmiş çorba içiyordu. Bende onu izliyordum. E tabii tek ben değil annesi ve Leyla da dahil hepimiz onu izliyorduk.

"Tuhaf ve rahatsız edicisiniz." dedi çorbasından bir yudum alırken.

"Ne oldu?" diyip gülümsedim.

"Yani demi ne oldu? Alt tarafı vuruldum ne bakıyorsunuz? Çorbayı rahat içemiyorum."

Gülümsedim. Telefonu çalan Leyla bir anda ayaklandı.

"Şey, benim gitmem gerek Deniz. Sonra konuşuruz. İyileşince."

"Ne konuşacağız ki Leylam."

Hala Leylam diyodu garibim. Bir şeyden haberi yoktu tabii. Leyla Deniz'in annesine ve bana bir bakış attı.

"Sonra Deniz." diyip çıktı. Gözlerimi devirip önüme döndüm. Deniz'in annesi de durumdan pek memnun değildi ve baya anlaşılıyordu.

"Anne benim bilmediğim bir durum mu var?"

"Ne gibi oğlum?"

"Leyla'nın parmağında yüzük vardı. Ben yüzük aldığımı hatırlamıyorum."

Deniz'in annesi bana gergin bir yüz ifadesiyle baktı. Duyduğumu anlamış olacak ki ilk bana bakmıştı. O da ne diyeceğini bilmiyordu.

"Kız sonra konuşalım dedi Deniz. Yüzüğe niye takıldın sıradan bir yüzük olum." dedim gerilerek.

"Öyle olsun bakalım."

"Deniz sen emin misin bu kızla evlenmeye annem. Gençsin daha."

"Emin değilim."

Annesi de bende şok olmuştuk. Ben eminim cevabı bekliyordum açıkçası. Ama yanımda kaldığı ilk günler dışında asla Leyla konusu geçmemişti. Sadece bir ay önce falan aramız soğudu iyice Allah sonumuzu hayır etsin gibi bir cümle kurmuştu. Şimdi de böyle diyordu. Fazla naz aşık usandirir sözü doğruymuş meğer.

"Nasıl?" dedi annesi.

"Anne bilmiyorum Leyla'yla aile kurma fikri iyi hoş ama. Bilmiyorum aklım karışık sürekli ayrılıp barıştık belki ondan belki askerliği Leyla yüzünden dibine kadar hissetmedendir. Sorma bu konuda soru o yüzden."

"Başka biri mi var?" diye sordum. Salaktım şuan bunu sormak salaklıktı aklı sıra Deniz'i acaba etkiledim mi diye düşünmüştüm. Oğlum ikimiz de erkeğiz lan. Kendine gel lan. Benim düşüncelerim herkesin kabul ettiği düşünceler değildi ama işte küçüklükten gelen bir aptallık bendeki.

"Bilmiyorum demek istiyorum sadece Altay." diyip gözlerime uzun uzun baktı.

"Anladım." dedim gözümü ayırmadan. Kalbim çok hızlı atıyordu. Kendime kabul ettiremesemde muhtemelen kalbim etmişti bir şeyleri.

"İyi oğlum sen bilirsin, kızla konuş daha fazla yormayın birbirinizi. Hem daha gençsiniz."

"Tamam anne tamamm."

Onlar konuşurken telefonum çaldığı için dışarı çıkmıştım. Annem arıyordu.

"Efendim."

"Canimmm. Annemmmm. Sesini duydum ya daha ne. Evladım İstanbul'a gelmişsin. Bari buraya gel. Buradaki evinde kal. Bu kadar uzak durma. Baban artık eskisi gibi değil o da çok korktu. Sen de biliyorsun sana kıyamadığını."

"Anne nefes al. Geleceğim. Akşam yemeğine. Hepinizle konuşmam gereken bir konu var."

Slmmm çocuklar umarım beğenirsiniz

Dere Boyu Kavaklar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin