Sabah odaya giren güneş ışıkları Deniz'i rahatsız edip uyandırmıştı. Gözünü araladığında ilk başta etrafı algılamaya çalışan Deniz,burnuna gelen o güzel parfüm kokusuyla kafasını yastıktan daha sert bir yerde olduğunu fark edip hafifçe kafasını kaldırdığı an Altay'ın çıplak göğüsünde olduğunu fark etti. Altay hala mışıl mışıl uyuyordu. Dudakları hafif aralanmış, normalde gergin olan kaşları gevşemiş, bir bebek misali uyuyordu. Deniz,Altay'ı uyandırmadan ona dönüp onu incelemeye başladı. Up uzun, kıvır kıvır kirpiklerine baktı önce, çok güzeldi... Hafif uzun, lüle lüle saçları alnına düşmüştü, Deniz doğrulup hafifçe Altay'ın alnının üstüne düşmüş saçlarına dokunup uyandırmamaya özen göstererek hafifçe okşadı,yumuşacık saçları vardı. Hele bir kokusu vardı... Bir insan nasıl bu kadar güzel kokardı diye düşünürdü Deniz. Boynuna yaklaşıp, burnunu Altay'ın boynuna değdirmeden hafifçe kokladı...
Sonra yattığı göğüse kaydı gözleri. Hiç bu kadar uzun incelememişti Altay'ı. Yara izlerini görmüştü daha önce ama pekte dikkat etmemişti. Esmer çok güzel bir teni vardı Altay'ın. Göğsünün belirli yerlerinde hafif hafif kıllar, belirgin bir kaç yerde yara ve karnına doğru uzanan bir dikiş izi vardı. Deniz hala Altay'ı izlerken Altay bir anda konuşmaya başladı:
"Tacizin bitti mi?" Deniz gözü kapalı adamın konuşmasıyla irkilip yataktan hızlıca doğruldu.
"Yavaş yaran var yavaş!" diye uyardı Altay
Yataktan doğrulan Deniz tamamen çıplak olduğunu fark etti. Sonra 15 dkdır hayranlıkla izlediği Altay'ın da çıplak olduğunu fark etti
"U-uyandırdım mı?"
"Yok rüya görüyorum şuan."
"Ne?"
"Uyandırdın tabii lan!" diye sitem etti Altay.
Deniz bir Altay'a bir de kendine bir daha baktı. Dün ile ilgili hiçbir şey hatırlamıyordu. Altay'la uyuduğu için tamamen Altay gibi kokuyordu. Saçları dağılmıştı. Altay'ın ona banyo yaptırdığını anladı. Şuan utanıyordu, askeriyede çok çıplak erkek görmüştü ama asla utanmamıştı. Peki Altay? Neden ondan utanmıştı? İçinde kötü bir his vardı Deniz'in. Acaba bir şey mi yaptık diye düşündü ister istemez.
"Yok tövbe tövbe olur mu öyle şey." Altay Deniz'e dik dik bakınca dıştan düşündüğünü anladı.
"Ne olur mu?"
"Altay biz niye aynı yataktayız ve çıplak bir şekilde?"
"Öncelikle bir şey yapmadık."
"Oh." derin bir oh çekti Deniz.
"O neydi öyle? Irz düşmanı gibi mi duruyorum?"
"Hayır hayır. Sarhoştuk ikimizde ondan. Yani sey yani ben ne bi-" Altay, Deniz'in sözünü kesti
"Ben değildim. Yarana dikkat ederek yıkadım seni çünkü her yere kustun. Ve seni yıkarken ıslandım o yüzden bende soyundum. Ve ayrıca boxerla yıkadım seni. Çıkarırken de havlu taktım önce yani hiçbir şeyini görmedim rahat olabilirsin."
"Teşekkür ederim. Zahmet verdim."
"Seve seve. Zahmet falan ayıp oluyo."
Gülümsedi Deniz. Altay çok iyi ve düşünceli biriydi. Aşk acısını biraz dindirmek için Deniz'e bebek gibi bakmıştı resmen.
"Daha iyi misin?"
"Sanırım."
"Zamana bırak."
"Zaten ayrılmayı düşünüyordum. Sadece aldatılmak... Ne bileyim? Bunu hak etmedim."
"Kim hak eder ki? Ama oluyor böyle şeyler. Hiç yaşamadım ama zordur eminim."
"Hiç aşık olmadın mı? Ya da sevgilin?"
"Sevgilim oldu ama aşık olmadım. Yani şuana kadar aşık olmamıştım..."
"Oha! Yeni aşık mı oldun? Kim nasıl biri güzel mi????" art arda soru sıraladı Deniz heyecanla.
Altay Deniz'in gözlerine uzun uzun baktı. Gülümseyip konuştu.
"Güzel. Çok güzel hemde.
"Neden şansını denemedin? Çok yakışıklı adamsın, düşüncelisin, kibarsın ve paralısın. Kızların istediği her şey var?"
"Kızların istediği her şey olduğu için şansımı denememişimdir belki?"
"O ne demek ya?"
"Neyse ne işte. Bu sevda benle ölüme kadar gider. Ne o bana gelir ne ben ona giderim riske atamam şu yaşımdan sonra."
"Sanki 70 yaşında triplere bak."
"Ayıldıysan kıyafetlerini giy ve gidelim. Abim getirdi."
"Aa tamam."
Altay yataktan kalkıp banyoya gitti. Deniz daha rahat giyinsin diye bir süre oradan çıkmadı. Çıktığında o da Deniz de giyinmiş hazırdı.
"Hazırsan dönelim eve." diyip kapıya doğru yöneldi Altay.
"Altay!" Deniz durdurmuştu esmer adamı.
"Efendim?"
"Yeniden çok teşekkür ederim. Kimse benle bu kadar ilgilenmezdi."
"Rica ederim. Lafı bile olmaz."diyip kapıyı açıp çıktı.
Deniz gülüp Altay'ın peşinden gitti.
***
"Neredeydiniz yavrum? Telefonu da açmadınız." dedi Deniz'in annesi merakla.
O sırada Altay odasına geçmişti.
"Leyla'yla ayrıldık anne. Altay da kafam dağılsın diye biraz içmeye götürdü."
"Anladım." diyip yere baktı.
"Neden demeyecek misin anne? O kadar yıl oldu."
"Neden demeyeceğim oğlum bir bildiğin vardır."
Annesi biliyordu. Bu yüzden pek üzerine gitmemişti. Deniz pek şüphelenmeyip yavaşça koltuğa oturup açık olan televizyonu izlemeye başladı.
***
"Deniz, yaran için annem çağırıyor. Bir bakacak. Abimin evde tam karşıdalar zaten gelir misin?"
"Gelirim."
Deniz yavaşça oturduğu koltuktan kalkıp ilerledi. Altay, Deniz'in koluna girip yürümesi için yardım etti. Yavaş yavaş Alper'in kapısını çaldılar. Kapıyı Altay'ın annesi açtı.
"Hoş geldiniz oğlum."
"Hoş bulduk anne. Biz baktırdık ama yinede sende bak ona göre işine ne zaman döner karar versin Deniz."
"Gel Deniz otur."
"Ben bir su içsem önce olur mu?"
"Olur canım nasıl rahatsan."
"Ben yardım edeyim sana."dedi Altay.
Deniz'in peşinden usulca gitti. Mutfağın kapısı kapalıydı. Altay'ın abisi orada olacak ki sesler geliyordu mutfaktan. Deniz kapıyı yavaşça aralığında bir kaç saniye sonra göreceği manzaradan habersizdi.
Yavaşça kapıyı araladı ve...
"KOMUTANIM!?"
"ABİ?!"
Uzun zamandır yazmıyordum çocuklar umarım beğenirsiniz yeni bölümler bundan sonra sık sık gelecek sizleri seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dere Boyu Kavaklar
Fiksi PenggemarYaşadığı olay yüzünden askerliği bırakmak zorunda olan Altay'ı geri dönmesini sağlamak amacıyla ikna etmesi için görevlendirilen Deniz, askeriyede herkesin korktuğu ve korkunç biri olarak anlattığı adamın asıl kişiliğini görür...