"Bilinmelidir ki Türk bilinci ne kadar derinlerdeyse, ona düşman zihniyetin varlığı da o kadar eski ve derinlerdedir."
***
"Ablaaaaağğğ" diyerek böğüren Göktuğ'un sesine uyanmıştım. Daha doğrusu uykuya dalmadan uyanmıştım. Odam salonun hemen yanında olduğu için seslendiğimde duyuluyordu.
"Neeeğğ!" Dedim aynı ses tonunda. Ama onunki gibi başarılı olamamıştım.
"Karnım ağrıyoooo!" Dedi. Koskoca bordo bereli karnım ağrıyor diye inliyor! Hah! Nerede görülmüş, duyulmuş?
"Ağrı kesici iç"
"İçtiimm sana zahmet nane ç-"
"Off tamam!" Diyerek yataktan kalkıp mutfağa ilerledim. Koskoca bedeni koltuğu kaplıyordu. Boşa çalışamıştı bu kasları. Ama evde hiçbir işe yaramıyordu.
Annem bize küçükken karnımız ağrıdığında nane çayı yapardı. Alışık olduğum zamanlar öylesine de yapardım. Çünkü ilk öğrendiğim şey buydu.
Mutfakta çayı yaparken salondan bir nakarat yükseldi.
"Ratatataa hâlâ beni seviyorsun. Bunu sen de biliyorsun.Niye beni aramıyorsun?.Ben seni bir anlık degil,bir ömür boyu ararım.!"
"Gururum umrumda değil,hâlâ beni seviyorsun,bunu sende biliyorsun. Niye beni aramıyorsun? " Diyerek devam ettim. Bu yersiz neşeli, hüzünlü nakaratlarına o kadar alışmıştım ki,hatta alışmıştık. Yüksek sesle söylemediği müddetçe Umay da Göktuğ'a katılırdı.
Beş dakika içinde çayı yaparak önüne bıraktım. Arkamı dönüp tam gidecekken kolumdan tutup kendisine bakmamı sağladı.
"Otursana" bu sözü,bu bakışı biliyordum. Koyun gibi melül melül bakardı. Ya sevgililerinden,yada bordo ayıdan bahsedecekti.
"Bordo ay-"
"Hayır, ondan bahsetmeyeceğim. Otur abla ya"
"Peki" diyerek oturdum. Ama bahsedecekti. Bir lafin arasına yine sıkıştıracaktı onu...
"Annemi çok yalnız bıraktık." Dedi. Düşünceli bir tavırla. Haftada aradığı yetmiyormuş gibi birde yalnız bıraktık diyordu.
"Bunu fark eden yalnız sen değilsin."
"Biliyorum. Bir başka izin gününde,yada tatilde gidelim diyorum ha?"
İzin günüm birdaha ne zaman olurdu Allah bilir.
"Bilmiyorum,izin günüme denk getiremem gibi gözüküyor."
"Bir şekilde hallederiz. Birde birşey sormak istiyorum."
"Sor."
"Gerçekten. Ama gerçekten bunu kendisi sordurmuyor,ama ben merak ediyorum. Barbaros komutanımı neden istemiyorsun?"
Biliyordum. Ağzının şeklinden Ömer diyeceği belliydi!
"Bunu konuşmayacağ-"
"Hayır,sadece soruyorum. Lütfen."
"Pekii,madem kendi hür iradenle baskı altında kalmadan soruyorsun. Kenan'ı hatırlarsın değil mi?"
Tabii ki hatırlardı.
"Yapma. Bunun yüzünden diyemezsin değil mi?"
"Tam da öyle diyorum... Karşı cins ile travmalarım var en iyi sen bilirsin. Barbaros ne kadar sevdiğini,değer verdiğini söylese de nafile. Ona öncekiler gibi görmekten vazgeçemem o yüzden birdaha bunu üsteleme. Lütfen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Gölgeler
Teen FictionDudakları tekrar dudaklarımı buldu. Sert öpücüğüne karşılık verirken kokusunu o kadar net hissediyordum ki,bir an dedim ki. Kocam olmalısın adam sen! Kendini içime her ittiğinde sarsılırken nefeslerimiz birbirine karıştı. Vücutlarımız birbirine kene...