"Yiğit ölür,namı kalır"
"Off olmaz Göktuğ!"
"Hadi abla ya."
"Off tamam! Seni bana kardeş diye tanı-" devamını getiremeden yüzüme kapattı pezevenk. Neymiş efendim 'yıkanan donlarımı getirir misin?' miş miş te... Elciyiz sanki biz burada amına koyim!
Oflayarak banyoya girdim. Yıkanan çamaşırları sepetin içindeydi. Katlamaya tenezzül etmeden büyük bir poşete koyup çıktım. Bugün hava sıcaktı,gerçi Batman kendini göstermeye başlamıştı bir ay öncesine kadar yağmur yağıyordu. Şimdi ise gavuru şeyi gibi yanıyordu.
Giydiğim kot şort ve aynı renk kot büstiyer ile bronzlaşmaya yüz tutuyordum artık. Ne kadar peşime it kopuk dolansa da sıcaktan bayılma raddesine geliyordum. Umay ile benim odamdaki klima yetmemiş,oturma odasına da taktırmıştık. Tabi gelen elektrik faturaları da bize takıyordu...
Çok geçmeden askeriyeye de varmıştım. Göktuğ'u defalarca aramama rağmen açmamıştı. Bordo ayıya görünmeden buradan çıkmak en iyisiydi. Etrafa aval aval bakarken önümden geçen birkaç askerin dönüp bana baktığını gördüm. Fermuarım mı açık kalmıştı?!
Telefonum çaldığında hemen birkaç metre ötemde duran banka gidip elimdeki poşedi bırakarak oturdum. Telefonumu çantamdan aldığım sırada adını andığımı mı duymuştu ki?
Bordo ayı,arıyor...
Açıp açmamak adına biraz düşündükten sonra aramayı yanıtladım.
"Gökçe." Sesi biraz yüksek çıkmıştı. Bana bağıramazdı üstelik.
"Ne var!"
"Ne bu halin! Askeriyeye şort giyerek gelmek ne büyük cesaret!"
"Ne bağırıyorsun be! Ne giyeceğime hangi hakla karışıyorsun sen?!"
Ne yani ona bu Hakkı benimle bir kez birlikte oldu diyemi almıştı? Hayır kesinlikle.
"Gökçe. Bu hayvanlar hayatında böyle bacak görmediler! Şimdi hepsinin ağızının suyu akıyordur kesin."
Böyle bacak? Bacaklarıma baktım . Gayet normaldi ve güzeldi.
"Bakma öyle,normal bacakların. Ama benim açımdan... "
"Ne? Ne senin açından. Hem sen beni nereden görüyorsun? Şimdi de göz tacizine mi uğruyorum?"
"Şimdi de derken? Sana taciz mı ettim ben Gökçe?"
"Evet. "
"Hah! İnanamıyorum sana. Sende istedin demiştim değilmi? Dur birdaha diyorum. Sende istedin Gökçe."
"Off be adam! Yüzünü görmeyeyim diye çabalıyorum beni arıyorsun! Kısa bir işim var halledip gideceğim!"
"Ne işi?"
"Buradaki erler'den biri sevgilim de . Ona birkaç parça kalpli don almıştım onları vermek istedim."
"Ne?"
"Of kapat be adam."
"Gökçe oraya gelirs-"
Hehe gelirsin. Bordo ayı! Ay giderayak sinirlerimi bozdu bu adam. Az ileriden gelen Göktuğ'u görünce yanımdaki poşeti kavrayıp kalktım. Beni görünce koşar adımlarla yanıma geldi.
Elimdeki poşeti eline tutuşturup kolunu çimdikledim.
"Ağ! Ne oldu be ? Ne yaptım yine?"
"Ağzına sıçayım Göktuğ!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Gölgeler
Ficção AdolescenteDudakları tekrar dudaklarımı buldu. Sert öpücüğüne karşılık verirken kokusunu o kadar net hissediyordum ki,bir an dedim ki. Kocam olmalısın adam sen! Kendini içime her ittiğinde sarsılırken nefeslerimiz birbirine karıştı. Vücutlarımız birbirine kene...