"Ba-ba"

2.7K 374 445
                                    

desteğiniz için teşekkürler... yorumlarınızı okuyorum <3

****

6 ay sonra|

Taehyung mavi saçlarını bu sefer akıtmış ve doğal rengine dönmesini sağlamıştı, hatta doğal renginin biraz daha açığına boyadığını söyleyebilirdik. Kilolarından hızlı bir şekilde kurtulmuştu çünkü neredeyse tüm gün bir koşuşturma peşindeydi.

Omeganın göz altları çökmüştü ve genel olarak gözleri kızarık bir şekilde ortalarda dolanıyordu. Hastanenin ardından bir ay boyunca yatmak zorunda kalmıştı, nihayetinde kolay bir ameliyattan geçmemişti. Yine de Jungkook onun hızlı toplandığını düşünüyordu. Geriye kalan beş ayı da zor zordu ama.

Bir bebeğe bakmaktan daha zor bir şey varsa o da iki bebeğe bakmaktı.

Ve iki bebeği bakmaktan daha zor bir şey varsa o da iki erkek bebeğe bakmaktı.

Ve iki erkek bebeğe bakmaktan daha zor bir şey varsa o da bir thita ve bir alfa bebeğe bakmaktı.

Ve bir thita ve bir alfa bebeğe bakmaktan daha zor bir şey varsa o da thita erkek ve alfa erkek bebeğe bakmaktı.

"Of, bugün bir şeyler mi yapsak acaba Jungkook uyanınca?"

Jungkook bebekleri için mükemmel bir oda inşa etmişti ve bebeklerin beşiği neredeyse onların yatakları boyutundaydı. Düşmesinler ve rahat rahat dönsünler diye olduğunu söylemişti. Hazır yer genişken kaç gece bebekleri için Taehyung ve Jungkook orada uyudu sayamazlar bile.

Taehyung elinde biberonlar ile odayı yeniden girdi. İkiz bebekleri altı aylık olduğu için artık oturabiliyor ve sürekli ellerini bir yerlere vurup olur olmaz şeyleri ağzına alıyorlardı. Babalarının ellerindeki sütleri görünce heyecanlandılar.

Babıldama dönemine henüz girmemeleri gerekti normal şartlar altında ama bir bebek vardı ki onu taa geçen ay başarmıştı. Gelişimi gerçekten hızlıydı. O sahiden de karnındaki gibi bir performans göstermekteydi.

Theodore artık yumruk yapmadığı minik ellerini babasına doğru uzatmış ve ağzından birkaç hece tatlı bir şekilde çıkmıştı. "Ba-ba,- pa-pa!"

Yumuşacık hisseden Taehyung ona cevabını es geçirmemişti. "Sen bana baba mı diyormuşsun! Senin o bal damlayan ağzını yerim, seni ham yaparımmış!"

Taklit etmeye oldukça seven oğlu, babası gibi ağzını açmış ve onun gibi "hab!" demişti. Bunun üzerine omega; ağzının kenarı salyalarla kaplı oğlunun yüzünü avucu içerisine alıp sıkmış, ardından yanaklarını bol bol öpmüştü.

"Al bakalım, sana güveniyorummuş. Bence biberonunu tutup içebilirsin."

Bebek ellerini sevinçle yumuşak zemine vuruyor ve gülüyordu sesli bir şekilde. Onu hem omega babası, hem de elindeki biberon heyecanlandırıyordu bu yüzden etrafa neşe saçmaktan da geri kalmıyordu.

Omeganın gözleri bu sefer yanında koca koca parlak gözleriyle onları izleyen bebeğine kaydı. Bebeğin yanakları tombul tombuldu ve kahverengi, hatta neredeyse siyaha çalan gözleri ile masum masum onları izliyor ve bir yandın ikizinin biberonuna da bakıyordu.

"Sen de acıktın babacığım değil mi? Baaak, senin için de burada bir sürprizim var! Seni aç bırakacağımı mı zannettin ha?"

Bebek birkaç anlamsız ağız hareketi yaptıktan sonra sol elini kaldırdı ve babasına ulaşmak istedi. O sırada ikizi çoktan biberonunu içmeye başlamıştı bile ve tüm dünyadan soyutlanmış gibi görünüyordu. Hatta bir ara neredeyse geriye doğru yapışacaktı ama omega babası onu tuttu ve arkaya devrilmesine engel oldu. Bebek ise hiçbir şey yaşamamış gibi sütünü içmeye devam ediyordu.

1 OMEGA ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin