17 Aralık 2024. (Finali okuduğunuz tarihi buraya bırakabilirsiniz.)
Fotoğrafta Mehir ve Savaş var.
Kaan Boşnak - Seni Buldum Ya
Sezen Aksu - Aşk
Keyifli okumalar...
O büyük güne son 5 gün. 120 saat. 7200 dakika.
Hayatımda en heyecanlı olduğum anlardan biri olacağı kesindi çünkü ben şimdiden heyecandan bayılma derecesindeydim.
Bir sınavı o kadar büyütmeye gerek yoktu ama elimden başka bir şey gelmiyordu. Üstümde değişik bir ruh hali vardı. Sanki sınav anında bildiğim her şeyi unutacakmışım gibi hissediyordum ama bir yandan da çalışmama ve kendime güvendiğim için rahattım.
Savaş, iki hafta önce dersleri ve yaklaşan vizelerinden dolayı üniversiteye gitmişti. YKS'den dolayı gelecekti çünkü sınav üniversitelerde olacağı için orada durmasının bir manası yoktu ama ne zaman geleceğini bilmiyordum.
Fazladan bir ay burada kalmasından dolayı başı hocalarıyla biraz dertteydi ve sınavdan dolayı dersleri olmasa bile ders çalışmak zorunda olduğu için gelemeyebilirdi. Bir de bu vardı tabi... Benim yüzünden gitmek istememişti ve şimdi de ceremesini çekiyordu.
En son gece konuşmuştuk ve ben uyurken o da masa başına geçip ders çalışmıştı. Uykusuz olacağını düşünerek sabah da mesaj atmamıştım.
"Mehir, müsait misin kızım?" Mutfaktan sesi gelen annemle başımı kitapların üstünden kaldırdım. "Geliyorum anne," diyerek yerimden kalktım. Mutfaktan harika kokular geliyordu. "Oo Melda Sultan, yine döktürmüşsünüz."
Annem gülerek ellerini kuruladı. "Babanlar gelsin, öyle kurarız sofrayı olur mu?"
"Olur annem, sorun yok." dedim ocağın önünden uzaklaşarak. "Sen beni niye çağırdın?"
"Sabahtan beri odandasın kızım, yeter artık biraz nefes al." dedi. "Bu kadar stres yapmana gerek yok. Sen elinden gelenin en iyisini yaptın. Gerisi sadece tevekküle kalıyor güzel kızım. Allah emeklerini boşa çıkarmayacak, emin ol. Sadece ona güven."
"Evet, tabi ki güveniyorum ama yine de korkuyorum. Sonuçta ilk defa gireceğim bir sınav. Yani her hareketimle beni salondan atarlar diye korkuyorum."
Herhalde en büyük korkum buydu. Sırf saate bakmak için kafamı kaldırdığımda beni yanlış anlayıp kitapçığımı alacaklar diye çok korkuyordum. Yanlışlıkla su içerken kitapçığımı ıslatacağımdan, silgimi yere düşürüp bir daha alamayacağımdan, bana verdikleri kalemin çürük çıkmasından ve daha nice şeyler...
Yemin ederim, ayaklı felaket tellalıyım ya. Bu nasıl bir zihin yormaktır...
"O zaman akşama tatlı almaya sen git, ne dersin? Hem hava almış olursun, hem de annenin dediğini ikiletmeyeceğin için Allah sana sınavda kolaylık sağlar." dedi annem gülümseyerek. Bu konuda kesinlikle ona inanıyordum çünkü küçüklüğümden beri hep işlerdi bu taktik.
"Peki araya birkaç abur cubur da katsak, nasıl olur?" dedim bir umut. Abim hasta olduğum için abur cubur yememe izin vermiyordu. Annemlerde abime destek çıkarak yedirmiyorlardı. Arada Murat'la yaptığımız kaçamaklar hariç yiyemiyordum rahatça.
"Hem bak zaten fazlasıyla stres altındayım, azıcık kaçamaktan zarar gelmez, ha?" dedim en sevimli halimle. Tabi bu yıkık halimle ne kadar sevimli gözüküyordum bilmiyorum ama olsun, denemekten zarar gelmez.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMŞU KIZI | Texting
Teen FictionYan blok komşusunun geceleri oynadığı oyunlara kendini çok kaptırmasından şikayetçi olan Mehir, komşusuna uyarı mahiyetinde mesaj atar. Arkadaşla iletişime geçtikten sonra artık yapacağı tek bir şey vardır: O da uykusuz geçirttiği günlerin hesabını...