KAN REVAN RUHLAR

77 4 0
                                    

Multi bana Ayza ve Kara'yı anımsattığı için koymak istedim.

İyi okumalar :):):)

***

Büyük bir araba, toprak yolda ilerlerken farlarından süzülen ışık bütün araziye yayıldı. Gözümü alan ışıktan dolayı ellerimi yüzüme siper ederken Kara ile bedenlerimiz çoktan ayrılmıştı. Burnuma dolan tanıdık koku kaşlarımın çatılmasına sebep olduğunda "Eflah." diye mırıldandım.

Onun burada ne işi vardı?

Oturduğum yerden kalkıp duran arabanın yanına gitmek için hareketlendiğimde Kara, buna engel oldu. Gözlerim saniyesinde kolumu kavrayan eline kayarken saçlarım ani duruşumla geriye doğru savruldu.

"Abin...o, biliyor mu?"

Sorusunu anlamam zaman alırken ne cevap vereceğimi bilmiyordum. Birkaç hafta önce Harman Yeri'nde bana aynı soruyu sorduğunda, Tardu'nun ve Eflah'ın bilmesinin iyi şeyler doğurmayacağını söylemiştim ama işler tahmin ettiğim gibi olmamıştı. Eflah, düşündüğümün aksine bu konuya çok farklı yaklaşmıştı ve aklındakinin ne olduğunu hâlâ çözememiştim. Yine de Kara'ya yalan söylemek istemedim.

"Biliyor." dedim, daha fazla açıklama yapmaya gerek duymadan.

"Sen mi söyledin?"

Kolumu elinden çekerek arabadan inen Eflah'a döndüğümde "Hayır." dedim. "Kendi öğrenmiş."

Yüzüme aklı karışmış gibi bir ifadeyle bakarken dudaklarını aralayarak yeni bir soru sordu.

"Sorun çıkarır mı?"

Sertleşen yüz hatları, olası bir durumda kendini geri çekmeyeceğine dair beni uyarırken ondan aksini beklemiyordum. Kara'nın öfkeli haline hiç şahit olmamıştım ama merak etmiyor değildim. Kendimin ne kadar ileri gidebileceğini biliyordum ama o, benim için büyük bir soru işaretinden ibaretti.

"Çıkaramaz." dedim, kendimden emin bir şekilde. Çıkaramazdı, çünkü buna hakkı yoktu. Benim hakkımda herhangi bir konuda söz sahibi olmaya bile hakkı yoktu onun.

Kara'nın, aralanan dudaklarından yeni bir sorunun daha geleceğini fark ettiğimde, buna fırsat vermeyerek yanından ayrıldım ve bize doğru gelen Eflah'a ilerlemeye başladım. Yüzünde, en son seneler önce gördüğüm bir telaş ifadesi vardı. Kaygı da olabilirdi. O kadar karmaşık görünüyordu ki ne hissettiğini tahmin etmek güçtü.

Masaya yakın olan bir noktada, adımlarımız buluştuğunda "Burada ne işin var?" diye sordum vakit kaybetmeden.

"Konuşmamız lazım."

Acelesi karşısında kaşlarım daha da çatılırken "Gecenin bir vakti, buraya gelecek kadar önemli mi gerçekten? Eve gelmemi bekleyemez miydin?" diye karşılık verdim.

Eflah'ın gözleri arkamdaki masaya, Kara'nın oturduğu yere kaydığında vücudumu diken üstünde olmamı sağlayacak bir gerginlik sardı. Bütün dikkatimle Eflah'tan gelecek tepkiye odaklandım. Şenlik günü resmi bir şekilde tanışmışlardı fakat bütün Yakazanlar oradayken Kara'ya ters davranmasını beklememiştim zaten. Oysa şimdi yalnızca ben, Kara ve o vardı. İstediği gibi bir reaksiyon verebilirdi. Bana mühür konusunda olumlu düşündüğüne dair şeyler söylese de ona güvenmiyordum. Ters köşe yaparsa şaşırmazdım. Fakat bütün düşüncelerime, ona olan güvemsizliğime rağmen aksi bir harekette bulunmadı. Üstelik kısa bir anlığına bize dönen Kara'ya başıyla selam bile verdi. Sonra yeniden bana dönerek konuşmaya başladı.

"Turna hakkında bir şey öğrenirsen bana gel demiştin. Eğer telefonuna baksaydın eve ne zaman gelebileceğini sorduğumu görürdün. Sanırım bakamayacak kadar meşguldün."

GÜMÜŞ KARA'SI (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin