RENKLER VE DİLEKLER (PART-1)

58 4 0
                                    

Arkadaşlar multi de Ahvas var.

Çok tatlı değil mi?!😍

~•~

"Abla, ben de çizmek istiyorum!"

Bir an olsun peşimde dolanmaktan sıkılmayan Ahvas'a gülümseyerek döndüm. Eflah ile olan konuşmamız kafamı çok bozunca farklı bir şeyler yapmak istemiştim. Uzun süredir de Ahvas ile vakit geçirmediğimi fark edince onu da alıp yenilenmesi gerektiği için tadilata alınan okula gelmiştim.

İşin büyük bir kısmı bitmişti ama dış duvarların boyanması gerekiyordu. Ben de çocukların hoşuna gideceğini düşündüğüm için düz boyamak yerine renklendirmeye karar vermiştim. Açıkçası aklıma ilk ne gelirse onu çizecektim ama güzel şeyler çıkacağını tahmin ediyordum.

"Masadaki fırçalardan alıp gelebilirsin bebeğim."

Ahvas zıplaya zıplaya dediğimi yapmaya giderken gülerek önüme döndüm. Onun neşesi, benim neşem demekti ve o böyle mutlu oldukça ben huzurla doluyordum.

Hâlâ Turna konusunda herhangi bir fikirde karar kılmamıştım. Eflah'a dediklerimde ne kadar ciddi olsam da Turna'yı korumaya daha eğimliydim ama bana yeni bir fikirle ya da olası bir çözümle gelene kadar ona gitmeyecektim. Neler yapabileceğini ve neleri göze alabileceğini merak ediyordum.

Turna kesinlikle onun için sıradan biri değildi. Öyleyse bile uzun süre böyle devam edeceğini sanmıyordum. Aralarında ne geçmişti, bir fikrim olmasa da Eflah'ın dünkü tavrı beni şaşırtmıştı, biraz zoruma gitmiş bile olabilirdi.

Onun için bile savaşabilirken bizim yanımızda neden olmadığı aklıma geldikçe kurdum deliye dönüyor ve olabilecek şeyleri umursamadan yanına gidip hesap sormak istiyordum.

Kurtlar ailesine ve sürüsüne insanlardan daha sadıktı. Eğer ipleri onun eline bıraksaydım çoktan birkaç kişiyi daha parçalamış olabilirdim. Fakat ne kadar dirensem de önünde sonunda dönüşmek zorunda olduğumu biliyordum.

Elinde bir sürü fırçayla ve paytak adımlarıyla yanıma gelen Ahvas, kafamdaki bulutları ortadan kaldırdığında istemeden gülmeye başladım.

"Bir tanesini alsan yeterdi bebeğim, niye hepsini getirmeye kalktın?"

Önümde durup büyük, yeşil gözlerini üzerime diktiğinde dudaklarını büzdü ve fırçalara daha sıkı sarılırken "Ama..." dedi, o tatlı, çocuksu sesiyle.

"Hangisini alacağıma karar veremedim."

Elimdeki kurşun kalemi kenara koyup yanına gittiğimde önce yanaklarına birer öpücük bıraktım. Sonra kucağında zor tuttuğu fırçaları elime alarak hepsini yere sırayla dizdim. Yeniden merakla bana bakan yüzüne döndüğümde "Önce ne çizeceğine karar verelim sonra fırçanı seçeriz olur mu?" dedim.

Gözleri heyecanla parlarken yeniden yerinde zıplamaya başladı ve hevesle "Ben karar verdim." diye cevap verdi.

"Öyle mi?" dedim gülerek.

"Peki, bana da söyler misiniz Ahvas Bey? Çok merak ettim çünkü."

"Söylerim tabi!" diye bağırdı gururlu gururlu.

"Kocaman bir ağaç çizmek istiyorum, sonra uçlarında renkli renkli evler olsun, kuş evleri, bir de kurdeleler. Hani dilek dileyebildiklerimizden, onlar da renkli olsun."

Onun ne çizeceğini dikkatli dikkatli anlatışı yüzümde kocaman bir gülümseme oluşmasına sebep olurken tombul yanaklarından birine bir öpücük daha bıraktım.

"Tamam." dedim.

"Çizeriz, birlikte."

Ahvas, bütün dişleri gözükecek şekilde gülmeye başlarken önümdeki fırçalardan uygun olanı alıp ona uzattım ve yeniden konuşmaya başladım.

GÜMÜŞ KARA'SI (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin