Arkadaşlar bu sefer de multide Meyra var ama siz mavi gözlü ve biraz daha siyah saçlı hâyâl edin.
İyi okumalar😘🥰❣️
~•~
Kara'ya arkamı dönüp çocukların yanına gitmemden sonra,yalnız olmadığımızdan olsa gerek, benimle iletişime geçmek için ayrı bir çaba göstermedi. Hiçbir şey söylemeden arkamızdan geçip kendi duvarına doğru ilerledi ama görüş alanımızdan çıkmadan önce bana attığı bakışı yakalamıştım.
O gözlerde, onu rahatsız eden bir şeyler vardı.
Bunun sebebi önünde bu kadar bocalamış olmam mıydı kestiremiyordum ama içimdeki fırtına aynı zamanda onun da içindeymiş gibi hissettiriyordu.
Ne olursa olsun onun bu kadar karamsar haline daha önceden şahit olmamıştım ve bu içime dokunmuştu. Onun mutsuz olmasını istemiyordum fakat sanırım onun mutsuzluğunun sebebi de bendim.
Moralim bu düşünceyle daha çok bozulurken bir müddet kimseyle iletişime geçmeden çizim yapmaya devam ettim. Devrin çocuklarla ilgilendiği için kendi kendime bir çatışma yaşamak ve onu sonlandırmak-ya da yalnızca erteleyecek gücü bulmak- için yeterli vaktim olmuştu.
Yaklaşık bir- iki saat boyunca kimse benimle iletişime geçmeyince çizimimin taslağını tamamen bitirebilmiştim. Geriye adımlayıp duvarla kendi arama biraz mesafe koyarak çizdiklerime yeniden baktım. Beni rahatsız etmeyen ya da içime sinmeyen bir kısım olmadığına ikna olduğumda kalemlerimi yerine bıraktım ve boşta olan boyalardan ihtiyacım olanları önüme dizdim.
Boyamaya başlamadan önce, birlikte ağacın gövdesini ve dallarını bitirmek üzere çocukların yanına doğru ilerledim. Devrin yanı başlarına oturmuş onlarla konuşarak düzeltmelerde bulunuyordu. Bazen de yerinden kalkıp kendi birkaç dokunuşta bulunuyor sonra eski yerine geri dönüyordu.
Ağacın kahverengi gövdesine ve yeşil yapraklarına baktığımda yaşlarına göre oldukça düzgün bir çizim yapmış olmaları beni gülümsetti. Sanırım onlar da ailelerinden gelen çizim yeteneklerinden bir parça kapmışlardı.
"Çok güzel çizmişsiniz." diyerek beğenimi dile getirdiğimde ikisi de yüzlerinde kocaman gülümsemelerle bana döndü.
"Hepsini Meyra ve ben yaptık abla ama yukarılara yetişemedik biliyor musun? Devrin abla oraları çizerken bize yardım etti. O da çok güzel çizmiş değil mi?"
"Evet, onun çizdiği yerlerde çok güzel olmuş."
Devrin'in ağzından Ahvas'ın dediklerine karşılık bir kıkırtı kaçarken bana da "Teşekkür ederim, senin çizimlerin kadar güzel olmasa da ben de yapıyorum bir şeyler." diye cevap verdi.
"Ay yeter!"
Mahur, Devrin'i yerinden sıçratacak, beni de şaşkına uğratacak kadar ani bir serzenişle Affan ve Utkan'ın olduğu taraftan fırladığında; hepimiz -çocuklar, Devrin ve ben- ne olduğunu merak ederek ona döndük. Fakat o bunu önemsemeden yalnızca Devrinle göz teması kurdu ve aynı asabiyetle konuşmaya devam etti.
"Ben senin bu kocandan bıktım!"
Ben 'kendi abisinden mi bahsediyor' diye doğru duyup duymadığımı kontrol etmek için Devrin'e dönerken o bu sahneyi daha önce de izlemiş gibi gözlerini devirdi ve "Yine ne oldu?" diye sakin bir şekilde sordu.
"Bir adam her işte bu kadar ketum, bu kadar katı, bu kadar ciddi olamaz! Yaptığım her şeye karışıyor, HER ŞEYE! O öyle çizilmez, bu böyle yapılmaz, düzelt onu, düzgün çiz şunu, elleme bunu...daha sayayım mı? Kendi abim diye söylemiyorum uzun bir zaman beraber yaşamak zorunda kaldık ama bu adam yalnızca senin yanında insana dönüşüyor!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜMÜŞ KARA'SI (+18)
Manusia SerigalaBir 'Korkacaksın...' fısıldayışıyla başlar benim saniyelerim. 'Yaşamdan çok fakat ölümden az.' 'Korkacaksın...' 'En az gözlerimdeki gölgen kadar." ----------------------- "Bu gece ay, bizi mühürledi Ayza." Aramızdaki mesafeyi kısaltması sesinin üz...