♬ Bölüm Şarkıları ♬
Yıldız Tilbe - Sana Değer
Sıla - Kafa
***
Savaş'a, "Savaş, oğlum gidin herkesi çağırın gelin," diyen babama baktım. "Bu su, içip içebileceğiniz en güzel su. Faruk sen de arabadaki bidonları getir, alalım bu sudan."
"Baba aldık ya merkezden su." diyen abim ile babam avucundaki suyu çeşmeye boşalttı.
"Ne demek istediğimi anlamıyorsun Faruk," dedi babam başını iki yana sallarken. "Bu su, öyle içtiğin diğer sulara benzemez. Bu su, sisli yaylamızın, soğuk pınarlarından geliyor çünkü. Bu su, öyle tatlı ki, böyle bir su yok."
Suyumuz da suyumuz yani.
Babam yanımızdan ayrılıp arabaya doğru ilerlerken göğsümde birleştirdiğim kollarımı açtım. "Yani ne kadar güzel olabilir ki?" diyen abim çeşmeye yaklaştı. Avucuna doldurduğu suyu içtiğinde, "Normal su işte." dedi.
"Faruk yardım et bana oğlum." diye seslenen babam ile çeşmenin yanından ayrıldı.
Şuan Trabzon sınırları içerisindeydik.
Teyzem görüştüğü kişiyi anneme açmıştı ve annem de fazlasıyla mutlu olmuştu bu duruma. Hep beraber Trabzon'a gelmiştik. Buna Savaş ve ailesi de dahildi. Teyzem İstanbul'a geldiğimiz ilk haftadan Savaşlarla baya iyi anlaşmıştı. Biraz da bana kıyak olsun diye onları da çağırmıştı.
Şimdi köy evine gitmek üzere yoldaydık. Teyzem merkeze yakın bir yerde oturuyordu ama anneannemlerin evi köydeydi. Teyzemin evine çok kişi sığamayacağı ve kalamayacağı için köydeki evi açacaktık.
Damat tarafı oraya gelecekti bu haftasonu ve biz de o zamana kadar hazırlık yapacaktık.
Arkamı dönüp Savaşların arabasına doğru ilerledim.
Dila'nın oturduğu tarafın kapısını açtım. "İnsene hava çok güzel." dedim.
"Hırkamı alayım geliyorum." dedi. Yanında duran hırkasını alıp arabadan indiğinde üstüne geçirip kapıyı kapattı.
Sabah saatlerindeydik. Hava sisli ve soğuktu. Çok severdim böyle havaları.
"Hava çok güzel," dedi Dila ellerini hırkasının ceplerine sokarken. "Hep böyle mi?"
"Arada oluyor böyle," dedim ben de etrafa bakarken.
O sırada Benan Teyze de arabadan indi. "Serpil uyuyor mu?" dedi yanımıza geldiğinde.
"Yok," dedim ona dönerken. 'Tamam' dediğinde bizim arabaya doğru yürüdü.
Biz de babamların yanına ilerledik.
Onlar suları doldurmaya başlamışlardı çoktan. "Özgür bu su, bambaşka bir su." diyordu babam hâlâ. Özgür Amca başını salladı. "Haklısın vallahi."
Onlar suları doldururken Savaş ve abim de arkalarında sohbet ediyordu.
Babamları bırakıp onlara doğru ilerledik.
"Bir yirmi dakika falan var," diyen abim ile Savaş başını salladı.
Yanlarına gelmemiz ile ikisinin de bakışları bize döndü. "Hayırdır, üşüdün mü?" diye soran abimin muhatabı Dila'ydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON YOL MAHALLESİ
ChickLitBir kalbe, beyin ve kalp arasındaki o savaşı çıkaracak kişi geldiyse yandınız demektirdi benim lügatımda. Benim savaşım ne zaman başlamıştı bilmiyordum ama o savaş bir kere çıkmıştı bunu çok iyi biliyordum. Savaş. Adı gibi kalbime de savaşı getiren...